samsun - antalya arası rutin seyahatlerimdeyim. -uzun yol tabi, 900x60 saniye amk-
kalan son 3 koridor biletten birini almış, saat akşam 8 e 5 kala otobüse binmişim.
yemek yemeye fırsat bulamamıştım. 15 saat 10 dakikalık yola öğleye doğru yediğim 1 tanecik sahanda yumurta ile çıktığımı görse annem evlatlıktan bile reddeder.
otobüse bindim dediğim gibi. 33 numaralı koltuk benimdi. yanımda uyur vaziyette 70 yaşlarında bir amca oturmaktaydı. koltuğa bıraktığımda kendimi amcanın sesiyle irkildim;
" delüganlı iyi akşamlar."
hasiktir yine otobüste hiç tanımadığım biriyle uzun uzun konuşmak zorunda kalacaktım.
" iyi akşamlar amca." dedim kısık sesle.
amcaya yüzümü döndüm ve şok oldum. adam 1 saniye önce o kalın sesiyle konuşmuş, şimdi ise horlayacak kadar derin bir uykuya dalmıştı.
şaşırdım ve sevindim de bu duruma. yan tarafımda loş otobüste güzelliği belli olan bir genç kız, onun yanında da yaşlı bir teyze oturmaktaydılar.
bir ara kıza baktım ki kız gerçekten çok güzeldi. kıza baktığımı dürbün gözleriyle gören yaşlı teyze hiç de gocunmayarak,
"kızım rahatsız olduysan yer değiştirelim." dedi.
bir anda kıpkırmızı kesildim ve amcanın bana yaptığı gibi hafif homurdanarak uyuma taklidi yapmaya başladım.
bir yandan da kulak kesildim. ne diyecek acaba kız diye.
"anlamadım teyze." dedi güzel kız. içimden ohh çektim. teyze de uzatmadı mevzuyu. biraz sonra gözlerimi açtım. karnım öyle açtı ki acayip sesler geliyordu midemden.
"örghhhhhhhh" dedi midem. evet aynen böyle dedi. ama bütün otobüs duydu sanki. neyse ki sayın yolcularımız diye hoparlörden başlayan ses midemin sesini bastırdı.
neyse, kaptan otobüsü otogardan çıkardı ve yola koyulduk. bir şeyler yesem bir daha ses gelmez midemden diye yemek servisinin gelmesini bekliyordum. gelmedi servis ilk 1 saat içinde. hostesi çağırıp birşeyler istemek de zaten rezil olmak üzere olduğum kıza karşı karizmayı yerle bir ederdi. yapmadım bunu. bu arada midem fısıldadı biraz. ama haykırmadı bu kez. ben de otobüslerde hava yapmak için okuduğum kürk mantolu madonna kitabının rastgele kıvırdığım sayfalardan birini okumaya başladım..
yandaki amca kim bilir neler görüyordu rüyasında. bir ara öksürdü sonra devam etti uyumaya. midem söze girdi bu arada;
"hörghhhh." ohaa dedim içimden. otobüste bazıları dışından dedi bunu. çok utandım. hala gelmeyen yemek servisine içimden küfür ettim. yandaki kız bana bakıp gülüyordu pis pis.
kıza rezil olduğum kabak gibi meydandaydı. bir şey diyemedim tabi. ne diyeyim benim mide biraz yaramaz mı diyeyim kıza?
o rezillik ve yorgunlukla uyuyakalmışım. gözlerimi açtığımda memlekete gelmiştik. yolcular ayaklanmıştı. yandaki güzel kız da ayağa kalkmıştı, gülümsedim ona doğru, o da acıyarak baktı bana. peşinden kalkan teyze öldürücü darbeyi vurdu alnımın çatına;
"oğlum bir dahakine emzik getir midene." dedi. güzel kız, yaşlı amca ve otobüsten inmekte olan 4-5 kişi daha kahkaha ile gülmeye başladılar amk.
antep-manisa arası buna örnek olarak verilebilir. konyanın ne kadar büyük olduğu çok iyi anlaşılır. gece sınırlarına girersiniz, sabah uyanırsınız hala konya sınırları içerisindesinizdir.