tır şöförlerini araçlarını hızlı sürmeleri sonucu, dorseyin arkasındaki son tekerlek hizasından geriye doğru uzayan huni şeklindeki hava tünelidir. bu tünelin içine giren araçların svrulmaları işten değildir.
Cogunlukla Ait oldugu bölgedeki acıları dile getirir yurek yakar. Ayrica uzun hava bagimlisiyimdir.
Kimisinin sevdigi askerdedir kimisinin sevdigi ölmüştür kimisinin sevdigi başkasiyla evlenmistir kimisi bir yakini kaybetmistir onun uzuntusunu dile getirir kimisi sevdiginden yüz bulamamistir kimisi babasina küsmüstur... Kisacasi anadolu halkinin ne kadar acisi varsa uzun havalar o kadar acidir.
Su siralar en sevdigim olan;
Kara taştan yazi yazdin gız gönlüme gönlüme
Sol yanimi boş biraktin gel gönlüme gönlüme.
serbest ölçüsü ve ritmi olduğu halde, dizi içindeki gidişatı bilinen ve buna göre okunan ezgidir. musa eroğlu, neşet ertaş, güler duman gibi üstadlar, başarılı örneklerini vermektedirler.
şu ana kadar nasıl tanımlayıcı bir başlık girilmediğini anlayamadığım Türk Halk Müziği formu. Ayrıca hava kelimesi eski dilde (şarkı, müzik eseri) anlamına gelir ki "neden buna hava diyorlar" diye şaşırmazsınız.
Dağların şarkısını söylüyorum
Günlerden sabah
Ülkelerden yalnızlık
Elimde acemi bir karanfil
Sıcak özlemlere bastırıyorum
Ölümün ikindisine uçuşan güvercinler
Tutuşturuyor çobançiçeği sevdalarını
Saçların şarap kokuyor ellerim tütün
Avuç avuç alıç topluyor karanlık gözlerin
Sessiz suskun yorgun
Bu kimin duvarları bu kimin
Penceresiz ışıksız soluksuz
Bu bağrımıza çöken çeki taşı
Bu balçık karası bu korku bu bizi ezen
Ben bu dilin oğluyum bu köylü dilin
Toprağın üstüne oturmuşum
Hayat deli yağmurlarda taşkın sularda
Yıkımlarda yeşeriyor gibi
Sırtımı bir ağaca dayıyorum
Ağaç kıpır kıpır toprak coşkulu
Ben hüzünlü bir şarkı söylüyorum
Hüzünlü *