Tahir...
onu hiçbir sınıf arkadaşı sevmiyordu. Çünkü derslerine asla çalışmayan, tembel ve bön bir çocuktu. özellikle öğretmeni "beni delirtiyorsun" diye hep kızıyordu Tahir'e.
bir gün Tahir'in annesi okula geldi. Öğretmeni ile görüştü. öğretmen dürüstçe "çocuğunuz ders çalışmayan aptalca şeyler yapan bir çocuk, notları da düşük, hayatımda bunun kadar tembel bir öğrenci görmedim" dedi. Annesi çok şaşırdı, Tahir'i okuldan aldı ve Kayseri'ye taşındılar.
Aradan 25 yıl geçti. öğretmen de Kayseri'ye tayin olmuştu. Bir gün öğretmen ağır bir kalp krizi geçirdi. Bütün doktorlar ameliyat olması gerektiğini söylediler. Bu zor bir ameliyattı ve Kayseri'de ameliyatı yapabilecek tek bir cerrah vardı.
öğretmen ameliyat oldu. Gözünü açtığında karşısında yakışıklı cerrah ona gülümsüyordu. öğretmen tam teşekkür edecekti ki suratı morarmaya başladı. Bir şey söylemek için elini kaldırdı ama söyleyemeden küt diye öldü.
Ya arada uzun ve içi boş şeyler yazıyorum, kabul ancak o entry' in hemen altına gelip yok bilmem ne yapsalar okumam, yok o kadar değmez falan diyorlar ya benim sinirler bir anda bozuluyor. Sen oku diye yazmadım ben zaten, içimden geldi ve yazdım işte. Kendime hatırlatmak, kim bilir yıllar sonra denk geldiğimde okumak için yazdım.
Uzunsa bana uzun. Okumayacaksan geçebilirsin. için rahat etmezse eksiye bas geç en kötü ihtimalle. Burada, bu şartlar altında en fazla bu olabilir zaten. Bir zararı da yok sana sonuçta orada. Zorla okutturan da yok.
Neyse ki 2 saniye içerisinde sakinleşiyorum.