bazıları gerçekten zaman kaybı olduğundan sütten ağzı yananın yoğurdu üfleyerek yemesi gibi artık uzun entry görünce kaçılan bir sözlük haline geldik.
başlık=> a
entry=> bir zamanlar kıta avrupa'sının göz bebeği olan bıdıbıdı şehrine ismini vermiş olan sjdngflıj bıdıbıdı adlı hırvat yazarın bir lafı var:
"he, she, it, going to go to zoo."
bu sözü beni benden almıştır daima. ama gel gör ki...
903850875 cümle sonra
götüme soktuğum gazoz şişesi gerçekten acıttıydı. ara ara da sokarım ama acısına hiç alışamadım. velhasıl kelam alfabemizin ilk harfi.
bazen yadırgamamak gerek. bazı yazarlar küçük bir durum veya olay üzerine öyle uzun entry'ler giriyor ki, destanlarla yarışır. okuyorsunuz, okuyorsunuz ve bir bakıyorsunuz memnun kalmıyorsunuz. yani, yazı aslında gereksiz uzunlukta ve bize verebileceği hiçbir şey yok. *
entrylerin çoğunlukla okunmadığı gerçeğine paralel olan gerçektir. zira okumayı bile bir külfet olarak görüyoruz. başına bir de sonuna bakıyoruz dişe dokunur bir şeyler var mı diye. geleneksel türk tembelliğine kurban ediyoruz güzelim entryleri. halbuki içlerinde belki de bizi çok derinden etkileyecek anlamlı cümleler, fikirler gizli olabilir. belki tam da bizim gibi düşünüyordur yazar, yüzümüzde bir gülümseme oluşur, mutlu oluruz. çok ilginç bir şey öğreniriz belki hayretler içinde kalarak. kitabevinden kitap alırken bile "ince" olmasını şart koşuyoruz ki dünyanın hiçbir yerinde bu tarz bir fobi yok: kalın kitap fobisi. velhasıl bu entrynin bile sonuna kadar okunmayacağını bilerek, son sözümü söylüyorum; okuma seviyemiz yükselmedikçe, okur yazar oranı artmadıkça, yazılanlar okunmadıkça bu gerikalmışlıktan kurtulmamız imkansız!
(bkz: #14791908)Arkadaşım bu kadar uzun yazmışım.insan bir merak eder bu mal ne anlatıyor belki içinde ana avrat düz giriyorum.Bir oku kardeşim geçmiş olsun acını paylaşıyorum de.Kötü günümde yanımda olmayacaksanız ne zaman olacaksınız.Hani kardeştik lan.iyi gün piçleri sizi.
tanım:Türkiye'de kitap okuma oranın sözlüğe vurulmuş hali.
Malum Türk insanı okumayı pek sevmiyor. Fakat bu okuma eylemi bazı özel durumlarda değişiebili, eğer tuttuğu takımının son maç öncesi hazırlığıysa değişir.
tanımdan çok hayat hikayesine dönen entrylerde görünen durumdur. bişey söylüyorsun adam başlıyor hobaa hayat hikayesini anlatmaya, bir yerden sonra sıkıyor tabi, her entry için geçerli olmamakla beraber, kişiden kişiye değişkenlik gösterebilecek olaydır.
kitle sevmiyor uzun entryyi... bunlara vereceksin yaran facebook iletilerini, vereceksin yaran twitleri, dayayacaksın itirafları, dayayacaksın umut sarıkaya tipi mutsuzluk tanımlarını, o zaman okurlar ancak... bunu da okuyup eksilerler mesela şimdi. ama biraz uzun yazıp analarına küfretsem hiç görmeden geçecekler...
çok sıçmıklı bir durumdur. insanlar el emeği göz nuru derdini dökmüş, sen gitmişsin orada başlıkla alakalı entry girmişsin. ee sonra? liseli dediğin inci sözlükte binlerce kelimeli entry giriliyor, herkes de bunu sonuna kadar okuyor.
şimdi hanginiz liseli? sen okumaya üşenen bir üniversitelisin de o okumaya aç bir liseli mi? ya da senin tabirinle sen entel biri iken o asosyal biri mi? sen burada coşmuşsun, coşmamışsın kime fayda? adam bakınızı okuyup bana buradan iş çıkar mı derdinde. yaran facebook iletileri adlı başlıkta en beğenilen entrysi olan adam entryni okusa ne olur okumasa? o yüzden tek ricam şu sözlüğe gelirken ödünç beyin al. işine yarayabilir belki.