aslında genelde en beğenilen ya da dikkat çeken entryler listelerine giren entrylerin uzun olanları olduğu göz önünde bulundurulursa, yazarların bu entryleri bir şekilde değerlendirdiği anlaşılmaktadır.
boktan durum. yazar'ın şahaser yarattığı bazı entarilerine rastlanır. bazen budur denilir. yazarın profiline bakılır ne oylanmış ne dikkat çekmiş.
haybeye gitmiş 10'larca satır.
bu aslında tv gençliğinin bir alışkanlığıdır. bir tür beleşçiliktir. kitap-gazete okumaz bu insanlar. resimlere bakarlar, başlıklara bakıp bir gazeteye maksimum 5 dk. bakarlar. okuyacağı sayfalar magazin olur. sözlükte de anket, polemik ve yiğit özgür sprilerini okur.
kendisi de bkz yazarlığı yapar. bi boka yaramazlar.
uzun yazan yazarın sorunudur. kıçını yırtmıştır, lügat parçalamıştır ama caanım entry sol frame in derinliklerinde kaybolur. bi daha o kadar yazasıda gelmez. sanırım artık yazarlar, yiğit özgür esprilerini okuyup puanlıyolar. inanmassan haftanın en beğenilen entrylerine bak. her hafta bitane kesin var. geriye kalanda bi şeye benzemiyo çoğu zaman. hep kısa kısa. gazeteyi resimlerinden takip eden insanlar geldi aklıma...
normal bir durumdur. çünkü uzun süre bilgisayar ekranına bakmak gerçekten çok yorucu. hani bu sözlüklerde genellikle ''yazarların okur olmaması, cehaleti, basitliği'' şeklinde tanımlansa da aslın tamamen yorucu olmasıyla akalalı bir durumdur...
tüketim toplumunun uzun entry yi çabuk hazmetmesinin zor olmasından kaynaklanır. fast food vereceksin ellerine. çabucak olacak. sözlük yaşamının fast foodları da bkz lar.
kitap okuma alışkanlığına sahip olmayanların bolluğu sonucu yaşanan olay. kimileri yazının boyutunu görür görmez kafalarına silah doğrultulmuş gibi kalakalır, kimisi başlar ama devamını getiremez, kimisi de okur ama okuduğunu anlayamaz.
velhasıl bazen suç yazıyı yazan kişide olur. zira dokuz satır uzunluğunda bir cümleyi entry sıfatıyla sözlüğe girenin yazısını okumakla (fazla uzağa gitmeyin) kaybolan zamanda, misal amuda kalkılsa daha hayırlı bir iş yapılmış olur.
kısa ve öz entryleri okuyorum bahanesi ardına gizlenen acı gerçektir. gerçi kısa ama öz sözüne de illet oluyorum ya. sanki sözlükte kısa ve öz yazabilecek zeki insanlar var, onu geçtim kısa ve öz entryleri anlayacak kapasiteye sahip okur var da.
uzun entry'den insanların gözü korkuyor bir üşengeçlik havası var veya uzun entrylere değer vermiyorlar "yine saçmalamıştır" diyip geçiyorlar alttaki bakınızları okumaya.
yanlıştır fekat. en azından o kadar emek verilmiş, dakikalarca yazmak için uğraşılmış, düşünce bütünlüğü oluşturmak için kıçtan ter gelmiş. sonuç olarak uzun bir entry gerektiği değeri göstermek gerekir.
kısa ve anlamsız entry yazmanın yaygın olduğu şu sözlük aleminde klavyesinden dökülen 2 kelama "ohooo öss'de bu kadar paragraf çıkmıyöö be abiiiöööööö" diyen öküzün yaptığı eylem. bu şimdi burda böyle, ya normal hayatta? gider bu bi dükkana, kitap alacak:
- abiii bak ahmet ümit'in yeni kitabııı!
+ hani nerde lan. aa gördüm... deee çok kalınmış be. hangi enayi okuyo lan bunu ehehehehe !
- nasssı yani yaa? bu kadar insan..
+ enayilik lan.
- sen en son hangi kitabı okudum diyodun abi?
+ hatırlamıyorum abicim, meşgulüm ben. sözlükte yazıyorum.
- olduu canım hadi sana iyi günleeeer*.
e böyle yani. darılmaca gücenmece yok. yazmak için önce okumak mı lazım? evet abiciim.
hadi sana iyi günleeeer.
ya kısa ve öz anlatımlar ya da kalemi güzel olan, satır aralarında bir boşluk olan yazılar tarafımdan okunmaktadır. destansıları gözlerim müsade etmediği için ve afakanlar bastığından okuyamıyorum kusura bakmayın.
