deplasmanda okumak, askere gitmek gibi nedenlerle uzunca bir aradan sonra eve dönünce anne ve baba nazarında en muteber, önemli kişi olmak, bolca şımartılmak, gözünün içine bakılmak, yazık ki aradan on gün geçtikten sonra gerçek dünyaya geri dönmek, görmezden gelinmek, bolca azarlanmak.
tamamen uydurmadır. en azından benim için böyle bir şey söz konusu olmadı hiçbir vakit. yahu 4 sene yad ellerde oku sen. sonra eve gel büyük bir hevesle. anneye de haber sal, "sevdiğim yemeklerden isterim yap bi zahmet be!" diye ama yine gitsin o anne, bırak sevdiğim yemeklerden yapmayı, sevdiğim tatlıdan bile yapmasın. bahanesi de hazırdır. evde kimse yemiyor. artıyor. ya bi gün be, bir gün gözünün yağını yidiğimin anası. insan bir gün bile şımartılmaz mı be arkadaş.
kelimenin tam anlamıyla muhteşemdir, her sözünüz tutulur ve ne isterseniz yapılır. hiç bitmesin istersiniz ama biter, işte o zaman tekrar gitmenin ve eve dönünce vip olmanın zamanını beklemenin vakti gelmiştir.
çok sürmez bu muamele üniversiteden eve gelirsin iki üç ay gelmemişsin eve tabi bir özlem var bir hafta boyunca akşam yemeğini sen belirlersin evin içinde sigara içebilirsin perdelere koku sinmesi hiç sorun değildir. baban arabayı almadan işe gider bir kaç gün 1 hafta sürmez bu ilgi sonra akşam yemeklerinde pırasa karnıbahar yersin arabayı akşam bile alamazsın evde sigara içmek imkansızlaşır gibi gibi gibi. herşeye rağmen güzeldir iyidir.
tecrübelerle sabittir ki, important person muhabbeti yirmi dört saati geçmemektedir.
peki yirmi dört saatlik el üstünde tutulma muhabbetini son saniyesine kadar dolu dolu yaşamak mümkün müdür?
el cevap: pek değil. çünkü bu olağandışı durum, tamamen bir lütuf olduğundan dolayı, bokunu çıkarma gibi bir lüksünüz yoktur. anında godikleştirilip (bkz: bisiktirgitçaykoy) monoloğuna maruz kalabilirsiniz.
nasıl mı bu kadar emin olabiliyorum? çünkü bu da tecrübe ile sabittir.