dönemin saygın meslek etiğidir.
yaptığın işi düzgün yapan bir uzmansındır.
10 işin varsa 9'unu mükemmel yaparsın. 1'ini sallarsın ya da bilerek sahtekarlık yaparsın.
aşçılıktan, ayakkabıcılıktan, hakemliğe, doktorluktan mühendisliğe, yazarlıktan politikacılığa, devlet adamlığından protest kişiliğe kadar devrin tüm insanları böyle artık.
uzmanlık eskisi gibi az rastlanır bir şey değil, elini sallasan doktor, mühendis, hakim savcı, belediye başkanı vs
dolayısı ile zamanla şerefsizlik mi arttı yoksa uzmanlık mı arttı ayrı bir tartışma konusu.
iyi insan yok hiç.
iyi olmak enayi olmayı gerektirir, enayi olmadan iyi olunamaz.
dolayısı ile uzman bir kişi (ingilizcedeki profesyonel anlamında kullanıyorum daha çok, bir işi yapmaya yasal yetkili olan insan uzmandır) iyi bir uzman olmak istemez, işini iyi yapar, fakat gerektiğinde sahtekarlığı da kullanır, kaçınmaz.
bunu en bariz siyasi çekişmelerde görüyoruz.
iktidar kendi uzmanlarının 9 iyi işini gösteriyor 1'ini görmezden geliyor hatta 2-3 olsun önemsemiyor.
muhalefetin uzmanlarının ise 9 iyi işini görmezden geliyor 1 kötü işini ön plana çıkarıyor.
aslında tüm uzmanlar aynı.
hiç kimse anasının karnından enayi olmak için doğmadı, yani hiç kimse iyi insan iyi değil.
iyi insan ancak yetişkin olamamış, çocukken öğretilen (bunu yapma, şunu yap vs) emirlere çakılı kalmış ya da otistik bir bünyede görülebilir. normal, sıradan bir insanın iyi bir insan olması imkansız ancak iyi davranışları söz konusu olabilir. vergi borcu gibi topluma iyilik borcu.