yoktur. En azından etrafınıza baktığınızda göremezsiniz. Tartışma kültüründen bahsetmiyorum; uzlaşma zemini aramak gibi bir derdimiz yok. "haklısınız" demek, gülünç duruma düşmek anlamına geliyor; hakaretin gölgeleri, ufku görmemizi engelliyor. Genişletsek bile ufku, bunu görüp mutlu olamıyoruz; bu mutluluk, daha gözlerimizdeyken karanlık bir ateşe dönüşüp kibir oluveriyor. En kaliteli tartışmalarımızın başında bile bir moderatör bulunuyor. Konuşacak olanları kontrol etmek adına... Düşünebiliyor musunuz? Aslında tribünlerdeki demir parmaklıklar da, müsabakaları ne tür bir canlının izlediği hakkında bilgi vermeye yetiyor. Sürekli bir "vana" ihtiyacı; kısacak, açacak, yeri geldiğinde kesecek.
Hepsinin temelindeyse fanatizm adı verilen itki var; duygu demiyorum, çünkü bir duygunun çıktığından çok daha fazla kontrolden çıkıyor. Yeri geldiğinde taraf olmak söz konusu olunca, dinin bünyesine de, sporun bünyesine de, siyasetin bünyesine de kanser gibi yayılabiliyor fanatizm.