eski, küf kokan bir araba
belki bir karavan.
tek başınasınızdır.
aslında neyin ne olduğunu iyi bilirsiniz, ama yinede gitmek tek çözüm gibi.
önce 40la gidersiniz..
yavaş, yavaş.
bu durumda her şeyden yavaş yavaş kurtulduğunuzu sanırsınız. tabelalar bir bir gözünüzün önünden geçer. ve cadde ışıkları sanki geçmişinizin bir parçası gibi; her sokak lambası aralığında içinizden bir şeyler kopar. dönmek istersiniz belkide ama; sokak lambaları aralıkları daha cazibeli gelir her geçişlerinde.
insan her gittiği yere o güzel kafasını ve hafızasını da götürdüğü için oldukça etkisiz bir eylemdir. bir de teknoloji sağolsun, düşünmek istemediğiniz insanları bir güzel internet üzerinden takip etmeye devam ettiğiniz için mekansal kopukluk ne yazık ki beraberinden beyinsel ve gönülsel kopukluğu getirmez.
kendi kendisinden kaçabileceğini düşünen kişinin umutsuz çabasıdır. dertlerden kaçılamaz. ancak üzerlerine gidip yenebilirsiniz. öbür türlü kaçtığınız her yere sizinle beraber geleceklerdir.
dayanacak gücünüzün kalmadığını hissettiğiniz anda bir takım olaylara karşı yapılıcak en akıllı davranıştır. lakin döndüğünüzde uzaklaşmamış olduğunuzu görürsünüz ama faidelidir,denenmelidir.
başka çaresi kalmayanların yaptığı davranıştır.ilk başlarda zor gelir ama sonradan alışırsınız unutmayı denemeyin başarısız olduğunuzda pes etmeyi düşünürsünüz unutamazsınız efendim sadece alışırsınız.
dünyanın sonu değildir çekip gitmek belkide yeniden başlamaktır.şahsım son zamanlarda yapmayı planlıyordur.gerçi azrailden ne kadar uzağa kaçabilir insan bilemem.