Çok zor iştir , 80 lerde çocuk olmak herşeyin ortasında her imkanın arasında imkansız kalmaktır bir nevi.
Gelişen dünyamızda şu an çocuklara sunulan nimetleri gördüğümde , bizde babalarımız gibi oyuncaksız yetişen kuşaktık aslında.
binlerce avm bu avm'lerde çocuklar için binlerce oyun salonları , parkları , alışveriş merkezlerinde çocuklar için tasarlanmış araba görünümlü alışveriş sepetleri , çin'den konteynır konteynır getirilmiş ucuz ama fevkulade oyuncaklar,
işte bu eksende kalmış yetişkin erkeğin geçmişine dönük bir ufak ayrıntı belkide...
1987-1988 lı yıllar futbol topuna sahip mahallenin o dönem star çocuğu şişman selimi evden çıkması için bekliyoruz , topu varya yoksa kimsenin umrunda değil selim , selim gelir maç başlar ve terli pis bir şekilde eve döneriz akşamda anne'den baba'dan fırçanın bini bin para...
Çocuksak hep top peşinde koşturacak değiliz , bazen sıkılırdık bu aktiviteden ,yapardık sapanları yan mahalleleri gezmeye başlardık , 3- 5 arka sokakta bir de ne görelim , bir çocuk almış eline uzaktan kumandayı şahane bir arabayı ordan oraya sürüyor , bizler hayran gözlerle elimizde sapan hayallere dalıp giderdik , varlığın ama yokluğunda döneminin çocuklarıydık biz , dedim ya en talihsiz kuşaktık , bir 10 sene önce çocuk olsaydık ne o arabaları görecektik nede iç çekecektik öle ara bir dönemde kalmıştık anlayacağınız...
bizde daldık gittik çocuğun arabayı sürmesine ,bir oraya sürüyor bir buraya , slaytlar attırıyor bizler şukela diyerek , izliyoruz bir yandan , en son dayanamadım gittim çocuğun yanına , nerden almış? nasıl almış? öğreneyim diye, bir ali cengiz oyunuyla babama aldırabilirdim belkide diye düşündüm , yanaştım yanına
+selam kardeş
(bir vinç operatörünün ciddiyetiyle konstre olmuş suratıma bakmadan)
-selam
+araban çok güzel
-saol
+nerden aldın ?
-ben almadım almanya'dan geldi
alla alla almanya'dan gelmiş bu almanya kimdi ? niye bu çocuğa araba getirmişti , neden ona hediye etmişti.
O gün almanya ne çözmeye çalıştım çocuk aklımla , noel baba gibi birşey tenessül ediyordu ufak bünyemde , yani bir anda almanya geliyor kapını çalıyor , asık suratlı annen kapıyı açıyor , sen anne'nin bacakların arasından kapıda kim var diye bakarken ''bak çocum sana uzaktan kumandalı araba getirdim'' diyordu bir nevi.
bunun olma olasılığı bile beni mutlu etmişti şifreyi öğrenmiştim , ''almanya'' , insanoğlunun en aptal dönemidir çocukluk dönemi ama bi o kadarda masum.
geçen gün babamla izmir'in tarihi kemeraltı çarşısında yürüyoruz , bir seyyar satıcı yere sermiş uzaktan kumandalı arabaları satmaya uğraşıyor tanesi 10 liradan evet 10 lira, çin işide olsa bir çocuğun o hayallerini bıkıncaya kadar karşılayacak olsa gerek , ama artık yaşımla birlite ihtiyaçlarımda değişmişti tabi.
bizler varlık içinde yokluğun çocuklarıydık aslında ...
bir o kadarda sokakların çocuklarıydık...