Her geçen gün daha fazla insan, koşulları yüzünden hayatlarını paylaştıkları insandan ayrı yaşamak zorunda kalıyor. Deyim yerindeyse "hasretlik çekiyor". Mesafelere rağmen ilişki yürütmek ve mutlu olabilmek zor, ancak imkânsız değil. Araştırmalar da bunu gösteriyor.
Sadakat, kararlılık, mutluluk.
ABD'li psikolog Gregory Guldner, "Long Distance Relationships - The Complete Guide" (Uzun Mesafe ilişkileri-Komple Kılavuz) adlı kitabında uzaktab aşk ilişkilerinin diğer ilişkilerden daha başarısız olup olmadığı konusunu ele almış.
Guldner'ın çalışmalarına birbirlerinden ayrı yaşamak zorunda kalan çiftlerin yanı sıra, beraber yaşayan çiftler de katılmış. Guldner, uzun mesafe ilişkisinin ortalama tükenme ömrünün diğer ilişkilerle kıyaslandığında daha hızlı olmadığı sonucuna varmış. Psikoloğa göre, genel kanının aksine uzun mesafe ilişkisinde mutlu olmak ve sadık kalabilmek mümkün. Ancak dikkat edilmesi gereken bazı hususlar var.
1) Güvenmek
Her ilişkide olduğu gibi uzaktan aşkta da güven şart. Kontrol amacıyla sürekli aramak ve didikleyici sorular sormak ilişkiye zarar veriyor. Uzaktaki sevgilinin bir yerlerde eğlenirken tanıdıklar tarafından görülmesi veya hiçbir neden olmadan gün boyu telefonla ulaşılamaması bir kıskançlık vesilesi olmamalı.
2) Rahat olabilmek
Kendinizi rahat hissetmek için eşinizle küçük ve özel bir dünya yaratabilirsiniz. En sevdiğiniz pijamaları getirip, yeni mekânınıza ortak CD'lerinizi yerleştirebilirsiniz. Tabii ayrılınan evden ne varsa hepsini getirmeye gerek yok. Zira bu kişiyi daha da yalnız ve uzakta hissettirebilir.
3) Hayal kırıklığını kabullenmek
Uzaktan aşk hoşgörü ve sabır gerektirir. Ayrılmalar, kavuşmalar, bölünmeler, uçak ve otobüs terminallerinde yaşanan kavuşma-veda süreçleri çok streslidir. Beraber olmak, el ele, kol kola dolaşmak varken telefondaki sesiyle yetinmek kişiye zaman zaman ağır gelebilir. Bu durumda yapılabilecek en iyi şey, bunları yaşamayı göze almak, yani hayal kırıklığını baştan kabullenmektir.
4) Ayrı dünyaların insanları olmamak
Her ne kadar ilişkiniz uzaktan aşk da olsa onun yaşamına dâhil olun. Düzenli ve ilgili konuşmalar yapmak iletişimi canlı tutar. Bu ilişkilerin en büyük tehlikelerinden biri çiftlerin farklı dünyalarda birbirlerinden uzaklaşmaya başlaması, yani yabancılaşmasıdır.
Bazen eşinizin duygularını anlama ve onunla ilgilenme konusunda isteğinizi kaybedebilirsiniz. Sadece fiziksel değil, duygusal anlamda da boşluk hissi yaşayabilirsiniz. Günlük iletişim ilişkinin başarısına katkıda bulunur.
Ayrı yaşamak zorunda kalan çiftler, hafta sonlarını da beraber geçiremedikleri için bazı olumsuz duygularını bastırmak zorunda kalır. Telefon konuşmalarında da ise sorunları tartışmaktan kaçınırlar. Oysa günlük deneyimler de, sorunlar da anlatılabilmelidir. Bu davranış şekli ilişkiye nadiren yaşanan anlaşmazlıklardan daha fazla zarar verir.
5) Kavuşma anlarında fazla beklentiye girmemek
Sonunda eşinize kavuştunuz. Uzaktan aşk yürüttüğünüz sevgiliniz bu hafta sonu yanınızda. Hemen plan yapmaya koyulmayın ve fazla beklenti içine girmeyin. Az zamana çok şey sığdırmak yorar. Ayaküstü kahvaltılar, sinema seansları ve arkadaşlarla büyük yemek planları vs. Böyle davranmak mutluluk yerine hoşnutsuzluk nedenidir. Yoğun bir program hazırlamak yerine, birlikte yemek pişirip güzel bir gece filmi izlemek onun için de, sizin için de daha rahatlatıcı olabilir.
Kaliteli zaman geçirmek önemlidir. Zamana yayılan bir kahvaltı, uzun yürüyüşler, belki bir masaj. Mesela bu bir ritüel olabilir.
6) Ortak plan ve hedefler geliştirmek
Bu yöntem özellikle birbirlerinden ayrı olan çiftlere iyi gelen bir yöntem. Araştırmalar uzaktan aşk yaşamak zorunda kalan çiftlerin ilişkilerinin ilk 2-3 yılında zorlandıklarını, bu süreci ya ayrılıkla noktaladıklarını ya da daha sağlam bir ilişki kurduklarını gösteriyor.
Çiftlerin gelecekte beraber yaşama hedefi koyması aradaki bağı güçlendiriyor. Ortak planlar ve hedefler mesafenin yarattığı olumsuz duyguların etkisini azaltıyor. Özlem ise aşkı hep canlı tutuyor.
