Uzaklaşmak, insanın kendi iç dünyasında derin yarıklar açan bir eylemdir. Bir zamanlar sıcak ve güvenli hissettiren her şeyin, soğuk bir boşluğa dönüştüğünü fark edersin. Hayatın içinde bir yolculuğa çıkarken, her adım seni eskiden bildiğin, sevdiğin şeylerden biraz daha uzaklaştırır. Anılar, bir zamanlar tutunduğun dallar gibi kırılgan hale gelir; ellerinden kayıp gittiğini izlemek ise acı vericidir. Hayal kırıklığı, bu uzaklaşmanın sessiz bir yankısıdır. içinde bir zamanlar umutla dolu olan o boşluk, şimdi geçmişin izlerini taşıyan bir girdaba dönüşmüştür.
Tüm bu anılardan, beni bağlayan geçmişten, insanların gözlerindeki beklentilerden uzaklaşmak istiyorum.. Her gün, her saat, bu yük biraz daha omuzlarıma çöküyor gibi hissediyorum. Bir zamanlar sıcak gelen her şey, şimdi soğuk ve uzak. Anılar, bana huzur vermekten çok, derin bir hüzün içinde boğuyor beni. Geçmişin beni nasıl bu kadar yorduğunu anlayamıyorum. Oysa bir zamanlar ne kadar da değerliydi her şey. Şimdi ise sadece yük.. Tüm bu anıları bir kenara bırakıp, sadece kendimle kalmak istiyorum. Her şeyden, herkesten, bu dünyadan kaçmak.. Yavaşça uzaklaşmak, gözlerden, hatırlardan silinmek.
korkutucu bir şey.
sevdiklerinden, değer verdiklerinden, anlam biçtiklerinden, kıymet arz edenlerden uzağa düşmek korkusu. sanki yeniden hiçbir anlam inşa edilemez gibi. bu korku yüzünden çakılı kalır insan bazen. kalır da gölgesi bile değişmez, güneş tepesinde yükselip alçalmaz. ayaklarından başlar yosun yosun rutubetlenmeye. sonunda çürür insan, hiçbir şey hissetmez.
(bkz: sinirliyken uzaklaşmak) hep derdi küçükken büyüklerimiz "sinirli isen uzaklaş 10 a kadar say " diye. Sonradan anladım uzaklaşmayıp o sinirle söylediğim laflarla kırdığım kalpleri düzeltemiyeceğimi.
(bkz: sevdiğin kişiyi başkasıyla görmek) bu durumda zaten uzaklaşmak dışında bir şey yapamayız. Bizim olmayana gidip hesap sormak olmaz zaten.