---spoiler---
yusuf ile mahmut ilk karşılaşmalarında mutfakta sigara içer iken, mahmut yusuf'a "gemicilik zor meslek, git Allah git dayanabilecek misin yalnızlığa?" der, filmin sonunda mahmut'un gemilere, vapurlara bakması her şeyi özetler, sanki sen yalnız değil misin? kim yalnız değil ki...
ayrıyeten, ayrıntıları müthiş yakalamış filmdir, örneğin mahmut'un gidip yusuf'un ayakkabasını kokuyor diye kontrol etmesi, çakmağı boşalmakta olan sigara kutusunun içine koymak, Maltepe sigaraları, yusuf'un tabanı sünmüş çorapları, çorabı kaloriferin üstüne koymak... memleket de memleket diye insanı yerden yere vurur. türkiye budur.
---spoiler---
eş anlamlısı "ırak" olan kelimedir.
ayrıca nuri bilge ceylan'ın 2002 yılında çektiği cannes film festivali de dahil olmak üzere ödül kazanmış filminin ismidir.
nuri bilge ceylan ın tanınmaya başlamasına neden olan film. 'uzak' öncesinde de filmleri var yalnız o kadar tanınmış bir isim değildi. zaten sinemadan evvel fotoğraf çevrelerince bilinirdi nuri bilge. 'uzak' fotoğraf tadında nuri bilge ye cannes den ödüller getiren bir film. gişe filmi, sanat filmi polemiklerinde, sanat filmi saflarında yer alır ve bunu en çok hakeden filmlerden biridir. koleksiyoncular için bulunmaz nimettir bu film. dvd içi ekstraları çok iyi, özellikle kamera arkası görüntüler, yönetmen - oyuncular arası diyaloglar dikkatinizi çekebilir.
her sahnesi olağanüstü, zekice kurgulanmış. günümüz klasiklerinden.
biz bilmiyoruz ve gidemiyoruz. onursuzuz ve utanmaz.bana bunları söyleten film.
nuri bilge fotoğrafçı kimliğini bas bas bağırtıyor filmde. tek sevmediğim kasvet. kardan olsa gerek aslında olmasa gerek kardan. 'türk sinemasının 10 yıl ilerisinde olduğu söylenen film'
mukemmel bir nuri bilge ceylan filmi.nuri bilge ceylan gene bildigimiz tarzı ile az replik çok fazla durum halini bakışlarla birşeylerin anlatılmaya çalişildıgı film.güzel istanbul manzaraları ise filme daha da deger katmiştır.
az sonra cnbc-e'de başlayacak ödüllü muhteşem film. aynı zamanda bu filmde oynayan kıvırcık saçlı genç, nuri bilge'nin yeğenidir. en iyi yardımcı oyuncu ödülünü kazanmış ancak ödülünü alamadan trafik kazasında hayatını kaybetmiştir.
nuri bilge ceylan' ın kişilerden çok kamerasını konuşturduğu film. zira istanbul manzaraları, oyuncuların mimikleri çok çarpıcıdır. entellektüel insanların kırsala karşı tutumlarını bundan ötürü giderek yalnızlaşmalarını ve kırsaldan gelenlerin de entellektüel kişilerin arasına alınmadığını, dışlandığını konu edinmiştir. düşünülerek ve imgeleri yorumlayarak izlenildiğinde gerçekten zevkli bir filmdir.
nbc'nin en iyi filmi.filmden sonra etkisinden kurtulmak zor oluyor.yusuf'un duvara çarptığı fare gibi sersemliyorsunuz.oyunculuklar harika, diyaloglar doğal ve yaralayıcı.umutları ve hayal kırıklıkları arasında sıkışıp kalmış iki insanın trajedisini etkileyici bir şekilde kurgulamış nuri bilge.alkışlanmayı hakediyor.
kıpırdayabilir mi yerinden
parmaklarından uzun yollar varken..
tanrı bırak diyor
fesleğen geçen zamana küskün
bol su veriyorum sokaklardaki ağaçlara
güneş alsınlar diye binaları yıkmalıyım
penceremin onunde, mor biri
susuyoruz durmadan, anlar gibi..
yapraklarına şarkılar koydum, buldun mu cebinde?
ben estim saçların uçuştu mu?
- dokunmadığım noktalardan gelir hayatımın anlamı -
her sahnesinde ayrı bir güzellik olan harikulade film.
nedir ayrıntılarda hayat bulmuştur. bu güzide film. bir ara yılmaz güney'i de görmüşüzdür.anlamışızdır cinselliğin bir açlık olarak bu toplumun her tabakasında mevcut olduğunu.kırsaldan gelen insanla kent yaşamının içindeki insanın özelliklerine bir nevi göz atmışızdır.kent insanının sorunları erteler halini görmüşüzdür bir paradoks olarak yalnızlık halet-i ruhiyesini... diğer tarafta daha paylaşımcı acıma duygusu körelmemiş yeri geldiğinde görgüsüz kırsal insanı. farenin atılışında iç acıtır o öldürme.gecenin bilmem kaçında anne aranılır parası sonra verilecek şekilde dişlerinin yaptırılması ifadelenir.yusuf'un mahmut'a malum şu fotoğraf çekme sahnesindeki baskısı mahmut'un çekmeyeceğim kaprisi gene malum sigara alıp almama diyalogu ve filmin son sahnesi hayli güzel karelerdir.
bir diğer ayrıntı sezen aksu 'yla ilgili bölümdür. yusuf'un sezen aksu kasedi var mı mahmut abi sorusundaki kendine güveni yarı elit mahmut'un asabimtrak yok deyişi.elit ya o aksu'dan haz al(a)maz. ortalama bir elit aksu dinleyemez.bunu uluorta söylerse karizmayı çizdirir.bu kısa bölümde elitist önyargılara da değinilmeden geçmemiş ha birde masa toplantısı vardı habire ucu cinselliğe giden.
iki insan birbirlerinin yanında ama bir o kadar da uzak. diyor ya düzağaç bakışların gittiğin yerden uzak yoksa gelirdim aynen öyle.
edit: filmin bir yerini pause tuşuna basarak durdurduk o anda da görkemli fotoğraf karesini elde ettik bu da cabası. herhangibir yerinde. kasmadım cidden.
10 üzerinden 9!
başrol oyuncularından mehmet emin toprak'ın ankara film festivalinde ödülünü alıp evine dönerken çanakkalenin çan ilçesinde hayatını kaybetmesiyle nuri bilge için iyi giderken bir anda kötü sonlanan filmi.
yalnızlığı her iki karakterde de sonuna kadar işlemiş bir nbc filmi. mahmut' un yalnızlığı içten içe korkuları haline gelmiştir.
yusuf ise mahmut' un sert çıkışının altında yatan "gurur" u çözmüştür. en nihayetinde çekip gitmiştir.
herkes tarafından mutlaka okunmasını istediğim müthiş bir oruç auroba kitabı.
ilk basım yılı 1995 olan, 134 sayfalık kitabın içeriği 3 bölümden oluşuyor.
uzak,
tavşan besleyen,
özlem çekene kılavuz.
her satır öylesine derin, öylesine içine içine çekiyor ki sizi aynı satırları tekrar tekrar okumak isteyeceksiniz.
film hakkında yazılanlar bi tarafa herkesin kendince cıkarağı şeyler var benim gözüme çarpan nokta. o adamın bir yerde samsun 216 içmesi gerekiyordu ve sonunda da içti hani o beğenmediği sigara.
zaten o üç filmdeki ( sonbahar , uzak , yumurta ) üç ana karakter üçününde adı yusuf samsun 216 içer. sanırım sigardan fazlasını ifade ediyor. içenler bilir.türkiyede samsun 216 sız sanat filmi çekmek zor iş be kardeşim. hadi ben kaçtım markete gidiyorum samsun 216 almaya , uzaklara bakarak içeceğim.
Uzak olmak: aslında bu çok göreceli bir kavramdır. Çünkü uzaklık sizin varlığınıza göre şekillenen bir kavramdır.Sizin binlerce kilometreye yakın demenize kimisi uçurumlar diyebilir. Ya da sizin bir duvar mesafesinde uzaklığı bulunan platonik aşkınıza ulaşılmaz,uzak demenize başkası burnumun dibi diyebilir.
Bu meseleyi psikolojik açıdan Nuri Bilge Ceylan'da gayet güzel bir şekilde işler.film kısaca:
Filmin giriş bölümünde arkadaşlarının;insan kendileriyle yaşar, kendileriyle ölür. Sözü filmi güzel bir biçimde özetlemektedir. Baş kahraman Mahmut sözde burjuvazi dünya da kendine güzel bir yer edinmiş, dev bir kütüphanesi, arabası ve eviyle bunu göstermeye çalışmakta ama asıl sorun bunların içinde kendi duygusunu sanki hiç tanımamış gibi çok yabancı ve fakir kalmaktadır. Kendine, yüreğine, vicdanına, çevreye karşı uzaktadır.Evine misafir olarak gelen Yusuf ile aslında biraz da olsun yalnızlığını gidermek için fırsat yakalamış olsa da o bunu pek fazla önemsemiyor ama yusuf un evi terk edişiyle kendini yusuf un odasında sigara izmaritiyle başbaaşa ve en sonunda da boğazın soğuk, sessiz kenarında kendinden kendini çok uzaklar da bulur.Yani aslında kendine bu kadar yabancılaşan adam sürekli hayatın her karesinden fotoğraflar çekerken bir gün olasun kendi fotoğrafını çekmeye cürret bile edemiyor.