uzaktan birbirini seven insanların , o kadar zaman sonra görüşeceği an. tuhaf olur , heyecanlı olur , garip olur.
kadın ya da erkek bir gün öncesinden valizini hazırlamaya başlar. sevgiliye yolculuk vardır çünkü. acaba ne alsam yanıma , şu kazağı seviyordu yanıma alayım tarzında valiz başında seçim yapılır. onu bekleyen de aynı heyecanı yaşar olduğu yerde. birisi otobüsün camına yaslar başını ve onu düşünür uzaklara bakarak. diğeri yatağında bir sağa bir sola döner sevgilinin hayalini kurarak. hemen sabah olsun istenir , zaman geçsin diye uyumak lazımdır.
sabah otogara gider bekleyen hemde gelmesine daha saatler varken. zaman durur , her gelen otobüse göz dikilir orada olmadığını bile bile. dünya'nın en saçma ümididir o, gelmesine daha çok olduğunu bildiğin halde acaba dersin.
nihayet otobüsü gelmiştir , sağa sola bakıp seni atadığını görürsün. işte o gerçek mutluluktur. o saatten sonra yapman gereken tek şey koşup sarılmaktır.
her görüşme heyecan dolu geçer , sanki ilkmiş , sanki sonmuş gibi hissedersin. güzel duygudur vesselam.
On dört şubatı tercih etmeyin. Diyelim ettiniz çiçekçi kadın çiçek almanız için ısrar edip " sevgiline bi tane al, o kadar da kıymeti yok mu? " diye sorunca sırf kadını başımızdan atmak için bile olsa " hayır yok " demeyin. Yazık kıza. Günleri saymış görüşmek için, belki kilometreler aşmış. Bu sözü duymak incitir. Siz kadına " bundan daha güzeline layık " falan diyin mesela. Daha anlamlı.
telefondan, internet üzerinden konuştuğunuz kişiyle karşınızdaki kişi arasında bağlantı kurmakta zorlanacağınız gündür. siri'yle buluşmak gibidir efendim.