Ağacıyla mutfağıyla ve sporlarıyla bilinen diyar. Ben bi tek mutfağına erişebiliyorum o da çok çok Thai sağolsun. bu yaştan sonra gidip dayak yiyeceğime yemek yerim.
Aslında Doğu Asya'dır. Uydurma bir tabirdir. Oryantalist kafalı Batılılara göre Uzakdoğu'dur.
Çin, Japonya, Kore, Vietnam, Endonezya vb. ülkeleri içerir.
(bkz: Doğu Asya) https://galeri.uludagsozluk.com/r/2260775/+
bi insanın uzak doğu kültüründen, felsefesinden çok şey öğrenebileceğine inanan biriyim. hali hazırda telefonumda sun tzu'nun savaş sanatı kitabı bile var. dövüş sporlarının da yakın takipçisi olduğumdan hayatta gözle görülen her şeyin arkasında daha değerli bir görünmeyenin olduğunu düşünmem ve ikna olmam çok zamanımı almadı. mesleğim gereği de insanın sadece baktığıyla yetindiğinde ne kadar çok şeyi kaçırdığını da defalarca tecrübe ettim.
dikkat edildiğinde var olan her şeyin birbiriyle bi bağıntısı olduğunu da anlamak zor değil. bu nedenle uzak doğu öğretilerini incelemenin herkese ama herkese bi getirisi olacağına şüphe duymuyorum. bi sporun felsefesinin doğrudan hayata uyarlanabileceğini hatta ileriye geçip sporu var edenin hayatın ta kendisi olduğunu düşünmemden sebep mutlaka insanın olabildiğince fazla ilgi alanına sahip olmasını savunuyorum.
tam olarak burada socrates'in o güzel sözünü söylemeliyim. hiç bir erkek- burada sadece erkek diyor ama ben bunu erkek ve kadın olarak düşünüyorum- hiç kimse beden eğitiminde bir amatör olma hakkına sahip değildir. kendi vücudunun güzelliğini ve gücünü keşfedememiş olmak o insan için bi utanç kaynağıdır.
hazır başlamışken birkaç uzak doğu öğretisinden bahsedeyim.
en sevdiğim kelimelerden biri mindset.her ne kadar zihniyet diye çevrilebilse de bu çeviri bu kelimeyi doldurmuyor benim gözümde. ben daha çok tepkili ve durağan akıl durumu diye düşünüyorum benim ki hiç olmadı biliyorum ama aslında oldu, üstüne biraz daha konuşmam gerek sadece daha açıklayıcı olabilmem için şimdilik kalsın.
peki bu öğretilerin içinde ne var; tekrar söylüyorum bunlar hayatın her alanında kullanılabilir. mesela şöyle diyor. aklınıza şaşırmamayı öğretin evet bi zihin için hiç bir şey sürpriz olmamalı. tabi ki bu kapıyı açtığınızda tüm sevdiklerinizi evde size kutlama hazırlamış olarak bulduğunuzdaki sürpriz değil. dövüş sanatı öğretisi olduğunu unutmayın. heyecanınızı da yitirmeyin yani aman. devam ediyor sürpriz sizin tepki sürenizi uzatır şaşırmış bi akıl hazırlıksızlığın belirtisidir.
korku. bu en güzellerinden biri işte bunu ilk kez duyanlar için ben ayrı seviniyorum inanın. arkadaşlar korku diye bir şey yoktur. korku ancak ve ancak insan zihninde can bulur ve ne yazık ki bu asla istemeyeceğiniz bi hissiyattır. ne savaşta ne barışta. korkunun var olmadığını bilin o ancak sizlerin zihninizde vuku bulabilir bunu unutmayın onu yaratan da sizlersiniz. buna son verebilecek olan yine sizsiniz. nihayetinde var olmayan bi şey olduğunu unutmayın. korku sadece bir illüzyondur. yanılsama.
şüphe. derhal bu kelimeyi terketmeniz dileklerimle şüphe bir insanı öldürebilir. şüphe duyduğunuzda asla gerçek yeterliliğinizi sergileyemezsiniz bunu unutmayın. öyleyse niye şüphe ile hareket edesiniz ki. şüphe ayak bağından başka bir şey değildir. şüphesiz attığınız her adımda muzafferiyet size daha yakındır unutmayın.
son olarak üzerine uzun uzun düşünmenizi dilediğim şu sözü söyleyip gidiyorum.
-sakin bir zihin karşısında tüm evren teslim olur- lao tzu.
Pakistan, Myanmar, güney Kore, kuzey Kore, Tayvan,Japonya, Endonezya, Filipinler,Brunei,Singapur,Sri Lanka,Tayland, Vietnam, Kamboçya,laos,doğu timor,çin halk cumhuriyeti ve Moğolistan uzak doğu ülkeleri grubuna girer.
haftaya sırasıyla hong kong, singapur, malezya'yı ziyaret ederek* göreceğim coğrafya. daha önce oralara gitmiş, görmüş, yaşamış veya hala yaşayan yazarların tavsiyelerine açığım.
nsanlarin cekik gozlu olup, belge gormeden birbirlerinin soylediklerine inanmadiklari cografyadir.
dijital kameranin bulunmasina en cok sevinenlerdir de ayni zamanda.
bu soylenene inanmama teorisi, dunyanin her yerine dagilmis cekik gozlu turistlerin fotograf hirsindan cikarimdir.
adamlar yerdeki izmaritten havadaki buluta, otobusten bisiklete, herseyin resmini cekiyorlar.
neden?
cunku memlekete gidince inanmiyor millet kanıt olmadan.
soyle ki;
a: gecen turkiye'ye gittim, x gordum
b: hadi len ordan levazimci
a: inanmiyorsan bu da fotografi
b: degistirilme tarihini de gormeden inanmam arkadas...
dijital kamera olayina da en cok bu cografyanin adamlari sevinmistir.
zaten pigme tabiatli olmalari, analog makine ve cuvalla film tasima zorlugu yuzunden uzak dogu kokenli magdurdu.
iste bu yuzden dijital kameranin icadiyla, bu ufak tefek cekik gozlu insanlar dunyanin her tarafina yayilmislardir.
avrupa devletlerinin dünyaya "dünya biziz. tarih de bizim coğrafya da. her şeyi bize göre yapacaksınız" dayatmasının bir karşılığı. bir kere nereye göre doğu? nereye göre uzak? avrupaya göre. kendisine "uzak doğulu" ya da "yakın doğulu" ya da "ortadoğulu" diyen sosyalistleri de gördü bu dünya ki karşı çıktıkları şeyin en başından beri kölesiydiler.
bir allah da çıkıp ne ayaksınız dememiş. amerika ya göre gayet "yakın batı" aslında bu devletler. ama dünya işte. 60.000 yıllık saçmalayan bir canlı türü bütün kaderini değiştirdi. bakalım o bizi ne zaman değiştirecek.