toplu alanda yemek yerken sürekli konuşan tiplerden ağız şapurdatan tiplerden. sinir olur gıcık kaparım kısaca adab-ı muaşeret kurallarına uyulsun isterim
cansız olarak gıcırdayan kapılara kesmeyen bıçağa kısacası işlev görmeyen veya hatalı gören şeylere uyuz olurum.
Çocukluktan beri tanıdığım, ne mal olduğunu bildiğim, potansiyelini bildiğim insanların yıllar sonra kendilerini pazarlamak için türlü çeşit hallere girmesi, benim de karşılarında kibarlığımdan hiçbir şey söyleyememem. Bir tane ilkokul arkadaşım var, kız kenar bir semtte anadolu lisesi bitirip üniversiteyi ikinci girişte kazanıp esamesi okunmayan bir okulda bitirdi. Doğru düzgün çalıştığı bir işi de yok. işsizliği mesele değil ben de işsizim ancak böyle dümdüz bir tip okuduğu okullardaki hocaların ne kadar dahi olduğundan(cerrahpaşa tıp mezunu kuzenim demedi bunu), her konuda yeteneği olduğundan, parfüm sıkmadan mis koktuğundan, marka takıntısı olduğundan * ve daha onlarca saçma, yalan dolan detaydan bahsedip durdu karşımda, saatlerce... yalan diyorum çünkü kızı tanıyorum. Hayır "o kadar yetenekliydin de neden akademik kariyere başlamadın, o kadar mükemmel hocalarla tanıştın da neden zoru zoruna bir okul tutturup allah'ın dağında okudun, marka olmayanı kullanmıyorsun da neden çantanda drugstore markasının boş kutusunu taşıyorsun?" diyemedim ya lan. Hayır he deyip geçmek zorunda kalmak koyuyor. bu insan 26 yaşında. Ergen değil, çocuk değil siktir et konuşsun diyelim. Derdim kızın anlattığı yaşam tarzının kızın gerçek yaşam tarzıyla alakasız oluşu. Tahammül edemiyorum insanların milleti aptal yerine koymasına ama insan kalp kıramıyor sürekli.
ben kilo vermek için ayrı, verdiğim kiloları geri almamak için ayrı uğraşırken ablam olacak yaratığın an itibariyle önümde çay - zeytin, peynir - simit * üçlüsüyle ziyafet çekip kilo almaması.