yapilirken en kibar, en nazik, en naif sekilde usul usul, ope ope, koklaya koklaya, seyrede ede, ice sigdira sigdira yapilmasi gereken ayriliktan zor ama lazim olan, duygulari karistiran ayni zamanda cok keyifli bir eylemdir. bu eylem sonrasi ilk dakikalarDA insan buzda kayar gibi oluyor. sirf bu yuzden bebek yapilir be gerisi bos.
bebeğin o hoş kokusunu içinize çekmek.bebek kokusu; şekerimsi bir koku, pudra kokusuyla karışmış...sonra dakikalarca o masum yavruyu izlemek, hayatın yorgunluğunu o minik ellere, ayaklara, tatlı surata bakarak atmak. böyle bir şey olmalı...
yatağa bile koymaya kıyamassınız. hatta bazen kucağınızda uyuması bile sizi rahatsız etmez. iki saat kıpırdamadan uyanmaması için çaba sarfedersiniz. onu öyle izlemek bile büyük keyif verir.
önce minik yavruyu kucaklarsınız çok yavaş bir şekilde. koklaya koklaya öpüp, incitmeden son derece dikkatli bir şekilde yatağa bırakırsınız. o masum yüz dalıp gitmiştir. ara sıra uykuda gülmeleri yokmudur, sizi bitirir. alıp içinize sokmak istersiniz...
kucağınızda ona bakarsınız sürekli.o kadar masumdur ki kıyamazsınız öpmek koklamak istersiniz sürekli. yatağına bırakmak da kokusundan birazcık dahi olsa uzak kalacağınız için zor gelir.
onun uyuduğu her saniyenin kişinin ömrüne ömür katması. aslında bu gibi durumlarda bebişin yatağının kendi göğsü olmasını ister insan * ancak uzun uğraşların nihayetinde bebeği yatağa bırakmak zorunda olduğunu anlarsın.
bir de, siz onu YATTIĞI YERDEN KALDIRDIĞINIZDA SARILMASI YOK MU ; BiR DE GÜZEL ANNEM DEMESi... ALIP TAA CANINIZIN EN iÇiNE SOKASINIZ GELiR... BU DÜNYADA HiÇBiRŞEY ONUN KADAR DEĞERLi OLMAYACAKTIR...
hiç sarsmadan biraz da hafif sallayarak alınıp, çok yavaşça yatağa koyulması gereken olaydır. o an uyanma riski yüksektir. başını da yastığa ortalamak gereklidir. yatağında uyumasını seyretmek ise dünyanın en güzel seyridir.