aslında hiç istemezsiniz yatağa koymayı onu. kucağınızda iyidir. en güzeli rahatça oturup göğsünüzde göbeğinizde uyumasını izlemek... iyice koklamak... uyanmaması için usulca okşamak... hiç kimseye duyamayacağınız karşılıksız sevgiyi hissetmek...
eskiden trt'de yayınlanan sunuculuğunu yanılmıyorsam erkan yolaç'ın yaptığı pazar programında yüzük benzeri bir şeyi tele değdirmeden bir uçtan diğer uca götürmeye çalıştığımız oyuna eş değer bir durum. lakin en ufacık bi hatada sistem alarm vermeye başlıyor. tek fark birinde hediyeden, diğerinde uykundan oluyorsun...
sıcacık, yumuşacık, mis gibi kokan, uyumaktan mayışmış, şişko yanakları sarkmış, o tombiş ve kısacık kollarını size doğru açan küçücük minicik bir şey.
meditasyon gibi bir eylem.
zihin boşalır.
tek bir yaşama nedeni vardır o an.
ağlatmadan uyandırmadan yatırmak
sonra öpüp mıncırmamak için kendini tutmak...
bu hissi hiç tatmamış olduğumu fark etmekle beraber müthiş bir şey olduğunu düşündüğüm eylemdir. zaten uyuyan bebek başlı başına bir şekerlik abidesiyken onu almak yavaşça, kibarca; uyandırırım korkusuyla yatağına bırakmak hele de uyku halini sürdürmesini sağlayarak yapılırsa... bırakıp da şöyle bir uzaktan izlemek hoş olurdu. ahh ah bi bebiş olsa da uyutup yatağına bıraksam yahu!
bebek uyanıkken yapamadığınız işlere başlama zamanıdır...çok değil bir kaç sene sonra, keşke seni yatağına yatırdığımda yanında kalıp o bebek yüzüne daha fazla baksaydım diyeceksinizdir.
o güzelliği yatağına itinayla koyarken zaman dursun, hiçbir şey onu uyandıramasın istersiniz. tek düşünceniz "Allah'ım noolur uyanmasın"dır. ama aradan yarım saat geçer, bebeğin yeri doldurulamaz. hemen uyansın istersiniz, hafifçe sızlanmaya başladığında herkes "ben bakarım" diyerek atılır koltuğundan... talihli kucağında bebekle içeri girince herkes gülümser.
çok hassas bir durumdur.
doğru uygulanacak teknikle bebiş uyanmadan ve de canı yanmadan yerine konulabilir.
bebeği doğru tutmanın yolu temel pozisyonu bilmekten geçer;
bir el bel ve popoyu kavrarken, diğer el baş ve oyun arasıdır.
bu noktalardan tutulup sakince * yatırıp elleri tüy kıvamında çekmek suretiyle bu işlem layıkıyla tamamlanır.
(bkz: teyze olan sözlük yazarları)
(bkz: teyze anne yarısıdır) *
hiç kasmayın ki binbir emek verip, uğraştınız. belki ayağınız uyuştu, karıncalandı. içinizden derin bir "ohh" çekiyorsunuz belki. onu yatağa bırakırken ve kafanızda o uyurken yapacağınız işleri kuruyorsunuz ve belki de onun uyuduğu süre kadar siz de ağırlaşmış gözlerinizi yumacak ve mışıl mışıl uyuyacaksınız değil mi?
malesef o minik şey için sizin planlarınızın hiçbir önemi yok. ayağınızda salladığınız süre boyunca zaten o tüm uykusunu aldı ve gözlerini açtığında da sizinle uğraşacak tüm enerjiyi depoladı. ayağınızda yeniden sallayabilir ve uykusunu getirebilirsiniz ama o bir kere kollarınızda ya da sizinle uyumanın ve sizi yanında hissetmenin keyfini yakalamıştır. bırakmaya kolay kolay da niyeti yoktur. *