aslında hiç istemezsiniz yatağa koymayı onu. kucağınızda iyidir. en güzeli rahatça oturup göğsünüzde göbeğinizde uyumasını izlemek... iyice koklamak... uyanmaması için usulca okşamak... hiç kimseye duyamayacağınız karşılıksız sevgiyi hissetmek...
Elinizde dünyanın en masum varlığını tuttuğunuzu farkettiğiniz zamandır. O meleğin yavaşca nefes alış verişlerini hissettiğiniz zaman tüm dertleri unutur, onun güzelliğine odaklanırsınız. Bi yandan şimdi uyansa, onu kucağıma alsam, sımsıkı sarsam isteğiyle dolar içiniz. Bi yandan da hiç uyanmamasını ve o küçük meleği ömür boyu izlemeyi dilersiniz.
böyle onu yatırırken sıkıp sıkıp öpesiniz gelir. koklarsınız mis gibi kokar iyice içinize sokasınız gelir.. bir de uyanık hallerinde ki o canavarlıklarından hayli uzak tertemiz masumlukları yok mudur. sarıp sarıp sarmalamak istersiniz. aman dikkat uyanırsa kötü olur. anneniz ceza olarak kardeşinizi o gece o uyuyana kadar o zaman sen onunla uğraşacaksın demesin.
yarım saat önce yapmaya teşebbüs ettiğim olay. eşşoğlusu * kaç defadır yatağa koyduktan 10 saniye sonra benle taşak geçer gibi gözlerini açıp ehe ehe yapıyor ya. ancak daldı velet. yanında yatarken ben uyuyordum neredeyse.
bi yarışma vardı metal bir halkayı değdirmeden demir borulardan geçirmeye çalışılıyordu değdirirsen de çok gıcık bi ses çıkıyodu. aynen o yarışmada yaşanan gerilim gibidir o bebeği yerine koymak. bi saatcik olsun uyusun diye daklar adar mumlar yakarsınız.
ben yapamıyorum onu ya dedirten hadise. böyle masum bir görüntü karşısında yenik düşüp, öpmeye, koklamaya başlıyorum yavrucağı, zaten koymadan uyanıp ağlıyor. hazır uyanmışken biraz daha öpeyim filan derken, uzuyor gidiyor.