Sahipsiz, sokak veya başıboş ifadeleriyle tarif edilmeleri dahi tartışma konusu. Onlardan korkup kaçarken ölen ya da yaralanan çocuklar nedeniyle tartışma hararetlendi. Kimileri zehirlenmeleri, kimileri de bakımevlerine alınarak yaşatılmalarını istiyor.
9 Haziran 2021 tarihinde yapılan değişiklikle kabul edilen "Hayvanları Koruma Kanunu" 14 Temmuz 2021'de Resmi Gazete'ye yayımlanarak yürürlüğü girdi.
Bu yasa yürürlüğü geçmeden önce hayvan sahibi olanlar, hayvanlarını en yakın bakımevine bırakabilmeleri için bir süre tanındı. Hayvan sahipliği ise belli şartlara bağlandı.
Hayvanların sokağa terki halinde 30 bin Türk lirası idari para cezası verileceği kanunda açık şekilde belirtildi. Süre aşanların büyük bölümünün hayvanlarını sokaklara bıraktıkları ifade edildi.
Özellikle ıssız ve ormanlık alanlara bırakılan köpeklerin daha sonra yiyecek sıkıntısı nedeniyle sokaklarda yaşamaya başlamaları nedeniyle zaman zaman çocuk ve yaşlı insanların korkarak kaçmaları sebebiyle ölümlere yol açıkları olaylar yaşandı.
Yerel yönetimler tarafından kurulan hayvan bakımevleri, "Hayvan Koruma Kanunu" kapsamında teslim edilen hayvanları kabul etmek zorundadır.
Ancak yerel yönetimlerin ne yeteri miktarda bakımevleri ne de gerektiği gibi hayvanlar beslenip barındırıldıkları söylenebilir.
Bundan dolayı sokaklarda yaşamak zorunda bırakılan hayvanlar, çok ağır bir yaşam mücadelesi veriyor.
Hayvanlar, çoğu zaman aç-susuz kalıyor, hastalanıyor, bakımları yapılamıyor.
Kimileri onların toplatılmasını, hatta zehirlenmesini istiyor, dahası, bazı insanlar bunu bizzat gerçekleştiriyor.
Hayvan hakları savunucuları, karşımızdakinin de bir "can" olduğunun unutulmayarak, onların yaşam hakkına saygılı olunmasını, vicdanlı ve yasalara uygun davranılmasını istiyor.
Ancak "çeteleşmiş" görüntü veren bazı büyük ve saldırgan köpeklerin neden olduğu olaylar bile tartışma konusu oluyor. Bir kesimin ifade edilmesine bile tepki gösterdiği "başıboş" olarak nitelenen bu hayvanlar yüzünden ölen ya da yaralanan kişilerin varlığı, toplumda korkuyu körüklerken, tepkilerin büyümesine neden oluyor.
Av. Gülsaniye Ekmekçi, şunları kaydetti:
"Hayvanları Koruma Kanunu, özellikle yerel yönetimlere sahipsiz, güçten düşmüş hayvanlarla ilgili sorumluluk yükledi. Geçici bakımevleri kurulması, kısırlaştırılmaları, hasta olanların tedavi edilmesi, saldırganların rehabilite edilmesi ve alındıkları ortama bırakılmaları gibi. Ancak yerel yönetimler samimi değiller ve hiçbir şey yapmadılar. Kısırlaştırmaya önem vermediler. Bir batında 9 yavru doğuran var! Sayı kontrol altına alınamayınca popülasyon arttı. Ormanlarda belediyenin küpeli hayvanları, kısırlaştırılmış olması gerekirken yeni doğum yapmış, yavrularıyla dolaşıyor. Kısırlaştırma imkanı olmayan belediyeler, hayvanları ormanlara, dağlara attılar. Yaban hayat da tehdit altında, orada birbirlerini yiyorlar. Hayvanları yerleşim yeri dışına atmak çözüm değil. Yeterli bakım evi de yok belediyelerde. 100 belediyenin sadece 18'inde (bakımevi) var."