başlığı okurken size saçma gelebilir. uyurken tabi ki gözlerimizi kapatacağız gibisinden şeyler söyleyebilirsiniz. ama aranızda her şeyi sorgulayan ince düşünen bireyler varsa bu soruyu belki daha önce düşünmüşlerdir. uyurken neden kapatırız ki. ışığı engellemek için mi. peki neden o zaman sesleri engellemek için kulaklarımızda kapak yok. bu da enteresan. uyku denilen eylemin gözlerle bir alakası yok ki. beyinle gerçekleşen bir aktivite. gözümüz açık neden uyuyamıyoruz mesela. benim düşündüğüm tek mantıklı açıklama, uyku bastırdığı zaman vücudumuz gevşediği için artık yer çekimine karşı gücümüz dayanmıyor ve yıkılıveriyoruz. dolayısıyla göz kapağıda yer çekimine karşı gücü kalmadığı için aşağıya doğru ivme gösteriyor. ya da şöyle olabilir. tanrı uykuyu sembolleştirmek için bütün yükü gözleri kapatmaya yıkmış olabilir. bu da enteresan.
nemle bir alakası yok. uyku basınca direkt göz kapanma eyilimi gösteriyor. sanki nemli kalmasını istememiz bizim elimizdeymiş gibi konuşmuşsun.
ben şöyle düşündüm. uyurken hiç bir kasımız hareket etmeyip yer çekimine teslim oluyor. kalp kası vs hariç tabi ki. göz kapağında da kas olduğu için bu kas serbest kalıyor. ve yer çekimi olduğu için aşağıya ivme gösteriyor.
Öncelikle bedenimiz için uyuyoruz aslında beynimiz dinlensin diye değil. Düşük dalgalarla bile olsa beyin uyurken de aktif çalışıyor.
Gözlerimizi açmak için kaslarımızı çalıştırmak gerekiyor. Sürekli açık kalsa oradaki kasların aktif olması bedende yorgunluk yaratabilir. Bu yüzden beyin gevşeme komutu verdiği için gözlerimiz kapanıyordur.
Kulak kapağımız olsaydı beyin onu da kapatabilirdi belki bedenin tamamen rahatlaması için. Bu arada fena fikir değilmiş, Tanrıya bunu iletmeliyiz.
ikinci düşüncem ise sansasyonel cevaplar bulmak isteyen insanlar için.
Belki göz kaslarımızın gece boyunca aktif çalışması beyin ve beden için o kadar da sorun olmazdı. Ama ilk atalarımız çevredeki uyaranları görmemek için gözlerini kapadı ve bu nesiller boyu böyle uyunuyormuş diye süregeldi.
Belki gözleri açık uyuyabilen keşfedilmemiş kabileler de vardır kim bilir...