yatağa uzanılır ,kalabalıktan kaçmaktır sadece, uyumak için yatılmaz yani ,ardından yalnızlık içinizi ezmeye başlar. ulan dersiniz içinizden ,evet kendinize ulan diye seslenirsiniz
ulan bana bak, sen nasıl bi yalnızsın allahın belası, dur bak şimdi yapacağın eylemin sonucu her şeyi kanıtlayacak dersiniz, alırsınız telefonu arayan var mıdır acaba diye ,sabahtan beri kapalı olan telefonunzu tırsarak açarsınız , bi kaç dakkika sonra bağlantılar sağlanır ve telefonunuz titrer evet arayan vardır, hemen bakarsınız mesaja kimden die heyecanlanırsınız, operatörün tehdit mesajıyla karşılaşırsınız, kontör yüklemediğiniz takdirde hattınız kapanacaktır.*
gördüm yatakta burnunu karıştıranı,
hatta karıştırdıktan sonra
o malzemeyi kuytu bir yere sürüp
hiç olmamışcasına ona sırtını döneni
ve uyandığı zaman
ve bir katil misali kurbanın
hala orada olup olmadığını yoklayanını.
ama hiç görmedim uyumadan önce yatakta telefonunu karıştıranını.
favori mesajlarınızı okumak, çektiğiniz bazen komik, bazen salakça, bazen de çok sevdiğiniz fotoğraflara tekrar bakmak, son olarak saati kontrol edip yatağın yakınlarına bir yerlere bırakıp, uykuya dalmak. (bkz: baş ucu telefonu)
ışık kapalıysa telefondan yayılan ışık huzmelerinin gözü hafif hafif okşaması sonucu belli bir süre sonra yanma hissi oluşturması muhtemel eylemdir. onun da ayrı bir tadı oldugu gerçektir tabi ki hele de yorganın altına da girildiyse.