soyle iki dakka uzanicam dediyseniz, tv izlerlen hafif uyumaya basladiysaniz ve cok yorgunsaniz, degisik bi peynir yada yogurt yemis de mayalanmis gibi hissettiginiz durumdur. normal, elinizi yuzunuzu yikayip, disleri fircaladiktan sonra uyuyacaksaniz tekrar uyanmiyosaniz, o mayalanma gibi duyguyu yasamazsiniz.
insanın uyuyup kalacağını, yatağına kadar gidemeyeceğini, sabah uyandığında televizyonu açık ve kendini koltuğun üstünde bulacağını, aynı zamanda ağzından akan salyanın koltuğun üzerinde ve ağzının kenarında bıraktığı izleri göreceğini bildiği halde battaniyesini alıp, ışıkları kapatıp, kıçını koltuğa yaymak suretiyle yaşayacağı, yerinden kalkıp yatağına gidemeyeceği dakikalardır.
aslında bu dakikaları birçok insan gibi yatağında da yaşayabilir *.
dediğim gibi insan bu dakikalarda yatağında değilse her türlü riski, tehlikeyi göze alır ve kaldığı yerde uyumaya devam eder. ayrıca bu dakikalar insanın hayatı boyunca yaşamaktan en çok zevk aldığı dakikalardandır.
eğer ailenizle yaşıyorsanız sabah sizin bu halinizi gördüklerinde pek hoş karşılamazlar. çocuğunu o halde görüp "bizim oğlana bak, ne kadar masum..." diyerek birbirlerine sarılan ebeveynlerin olduğunu sanmıyorum.
- akşam yemeğini o kadar ağır yemeyecektim.
- termostatı fazla mı açtım, sıcaktan ağırlık çöktü.
- ben biraz uyuyayım sonra kalkar devam ederim.
- çayın altı yanıyor ama nasıl olsa 10 dakika sonra kalkarım...
gibi düşüncelerin akıldan geçtiği anlardır.
göz kapaklarının iyice ağırlaşmasıyla başlayan durumdur. gitgide iyice kapanır. ne kadar açık tutmak için uğraşırsanız uğraşın yine kapanırlar. yavaş yavaş ruhunuz sizden ayrılıyor gibi hissedersiniz....
uludağ sözlüğe son bir kez bakılır, sonra da hangi entryleri girsem diye başlıklara bir göz atılır, uyku bu sırada iyiden iyiye bastırır ama sözlük de "hani bana hani bana" der kıramazsınız girersiniz son bir entryi ve uykuya verirsiniz kendinizi. sabah kalktığınızda da son entryler kısmına bakarsınız "lan lan ben mi yazdım bunu oha eksileyin" dersiniz içinizden.*