ilk üç ay zamanın en ağırdan işlediğini düşünün, ve bu üç ay sadece yükseliyorsunuz, ayaklarınız yerden kesiliyor ve dünya'nın dışına kadar çıkıyorsunuz, zaman hiç olmadığı kadar yavaş ve iç organlarınız yok, o kadar ki hafifsiniz.
ve en yukarıdasınız kafanız sonsuzluğa değiyor, daha fazla yok elinizle itiyorsunuz ama duvardan daha sert.
sonra sonsuz yükseklikten düşüyorsunuz; organlarınız farklı çalışıyor artık, bu sefer düştüğünüz yer yok, bu sefer sonsuz bir düşme içindesiniz, başladığınız yerin bin kat altına giriyor bedeniniz ve daha da düşecek olan sizsiniz.
tedavi süreci en ağır olanıdır, ruhunuz çıkarken bir insanın gözüne bakarak konuşmak zorundasınız her gün, saldırgan oluyorsunuz özellikle bedeninize karşı.
sonra tedavi bitimi aileniz, dostlarınız sizden nefret ediyor. anne ve baba kavramı soyut artık.
bir sigara bile içtiğinizde sizleri sorgulayan insanlar oluyor.
sonra çekip gidiyorsunuz başka bir şehire, okul ya da iş farketmez. bir bağımlıyı tanıyorsunuz hemen. akliniza geliyor geçmişiniz, yükselişler düşüşleri engellemiyor o an. ama tedavi geliyor akliniza ikinci defa küçük bir kapıdan doğmak istemediğiniz için uzak duruyorsunuz.
üç, dört, yedi ay fark etmez yaşanılan dünya tanrılar diyarı ama dönüşü yeralti cehennemi.
oyuncağınız olsun alkol ve sigara, oyalanın onlarla, girmeyin tadmayın, ölüm değil, sonsuz sürünüş bu hayatta uyuşturucu.
Bunu yazacağım hiç aklıma gelmezdi ama.. Gerçekten saçmalıktan ibaret. Kullanmayıp uzaktan tü kaka diyen bir adam da değilim. Hayatımın büyük kısmını çöpe atmama sebep olan bir şeydi uyuşturucu benim için. Yıllarımı harcadığım bir şey. Bakıyorum şimdi. Özenenlere bakıyorum. iki lafından biri uyuşturucu olanlara bakıyorum. Ve acıyorum. Üzülüyorum. Tiksiniyorum. Hayat insanlara bir şeyleri öğretiyor ama önce bedelini alması gerekiyor sanırım. Akciğerin bir kısmı ve kalıcı bir akciğer hastalığı gibi. Hayat garip vapurlar falan.
derdini birine anlatsa o birinin bu derde götüyle güleceğini düşünen kimselerin kullandığı mutluluk türü..
sonu eroin'e giden kısa ince bir yol olarak tarif edilse de alakası yoktur..çok düzenli bir şekilde yıllardır ot ya da pıt kullanan insanlar olduğu gibi ilk uyuşturucu deneyiminden birkaç hafta sonra beyaz işine giren garip bünyeler de mevcuttur..
ben şimdiye kadar hiçbir zaman göğsünü gere gere 'işte benim derdim bu' diyen bir madde bağımlısı ya da bildiğim kadarıyla adam akıllı bir derdi olan madde bağımlısı tanımadım..ekseri bu adamlar çok hassas çocuklardı..sertap abla'nın da dediği gibi;
-dertleri gönül kendisi arar da bulur !!
yani böyle..esas anlatmak istediğim dertlerinin olduğu düşünüldüğünden dolayı madde bağımlılarına duyulan saygının gereksizliği..ki onlar da böyle bir şey beklemiyorlar zaten..esas saygı hiç yenilmeden intihar eden müntehirlere duyulmalıdır ki o da başka bir başlığın konusu..ilhami çiçekmesela..