bahadır baruterin hayatı bir beyaz kagıt parcasına sıgdırdığı eseridir. başından sonuna kadar okunduğunda insanın yüzünde bazen gülümseme bazen acı, ısdırap duyulmasına neden olan her ögrenci evinde bulunması gereken eser.
genellikle stresten veya gün içinde akşama kadar yatmaktan meydana gelen istenmeyen durum. özellikle ertesi gün önemli bir iş var da erken kalkılması gerekiyorsa iyice sinir olursunuz. sonra bu uyuyamıyorum diye stres yapmaya döner hiç uyuyamazsınız. uyuyamayanlara bende işe yarayan bir kaç tavsiye vermek gerekirse:
-ilk olarak söyleyeceğim aç yatmayın. zira yatağa yattıktan sonra acıkan karın uykuyu kaçıran bir numaralı faktör.
-ikincisi üzerinizi terlemeyeceğiniz şekilde kalın giyin. böylece sıcağın verdiği etkiyle uyuyabilirsiniz.
-uyumadan önce en az 2 saat sıvı almayın. yatağa yattıktan sonra insanın tuvalete gitmesi çok sinir bozucu oluyor.
-ancak uyumadan önce yarım bardak su içebilirsiniz. susamış bir şekilde de uyunmaz.
-mümkünse mekanı hiç ışık almayacak şekilde ayarlayın.
-eğer imkanınız varsa yatak değiştirin veya kanepede yatın. yatağımda saatlerce dönüp uyuyamayıp kanepede dakikalar içerisinde uykuya daldığımı bilirim.
-ve son olarak belki komik olacak ama eğer erkekseniz kız arkadaş edinin. gece mesajlaşırken uykunuz birden geliverir ve sızıp kalırsınız. *
stephen king'in belki de en iyi romanlarından biridir. Yaşlı bir insanın ruh halini, düşüncelerini harika anlatır. 600 küsür sayfadır, ancak 2 günde biter.
sarhoşluktan beter bir şey bu. sarhoşken, bilinçsizliğinizin farkındasınızdır, uykusuzkense bilinçlisiniz, fakat bilinciniz o kadar dengesiz ki, her an her şey olabiliyor...
genel olarak sinirlilik, duygusal bozunumlar (kâh gülüp kâh ağlamalar), yanlış kararlar verme gibi durumları var bunun. misal vermek gerekirse uykusuzken tartıştığınız bir arkadaşınıza (neyse ki kız) böyle bir saçmalık yapabilmenizi sağlıyor:
bulurun ya bulurun
bulurun bulurun
bulurun ya bulurun
bu lu ruun
bu luu ruuun
bu luu ruuun
bulurun ya bulurun
bulu bulu runn
her ne kadar orijinal gözükse de, az önce yaptığınız şeyin ne kadar saçma, absürd ve korkunç olduğunun farkına vardığınızda iş işten geçmiş olabilir. tabi ki ortada iş yoksa, sorun da yoktur!
(son ünlem işareti kendini 3 4 saatlik bir uykudan sonra yok edebilecektir)
birazda psikolojik bir durumdur. hayatın genelinde yapı olarak ürkek, çekingen metabolizmalı insanların yaptığı veya yapmadığı her şeyi en ince detayına kadar irdeleyip kendi kendini yemesidir.
gece kafayı yastığa koyduktan sonra yatakta iki seksen kıvranarak debelenirken, ta ki beynin artık idrak noktasında iflas etmesi sonucu birazcık uyulur.
bahadır baruter'in hayata dair hemen herşeyi tek bir tabloda topladığı, hepsini tek tek küçük resimlerle ifade ettiği, insanı güldüren, güldürürken düşündüren,düşündürürken hislendiren sanat eseri.
odamın duvarını süslemişliği vardır uzun zaman
uykusuzluk.. belkide uykusuz gecen bir kaç güne ragmen kendinizi zorla yataga attıgınızda uyuyacagınızı düşünerek yanılmak. uykusuz gecen üç güne ragmen uyku perilerinin gelip sizi bulmaması. peki neden uyuyamamaz insan? bir sürü nedeni olabilir. cok yorgun ya da hiç yorulmamıs olabilir. bir önceki gün uykusunu fazlasıyla almıs olabilir. morali bozuk olabilir. uyarıcı içmiş olabilir.
ama bir insan üç gün boyunca neden uyuyamaz?
belki de kafasından cıkmayan ve bir zamanlar uyumasını engelleyen şeyler yer etmiştir artık onda. pişmanlık duygusu bedeninin bir parçası olmuştur. geceler boyu uyutmamıştır onu. iki eli yakasında "kalk" demiştir. uyumak yok! artık o eller olmasada kafana kazımıstır bir kere. geliceğini, yine seni rahat bırakmayacagını bilirsin.
uyumalısın. artık uyumalısın. ama istemiyorsun ki uyumak. ya yine kabus görürsen? yine kaçarsan kendi rüyalarında sürekli inkar ettiklerinden. uyanabilmek için kendini 5. kattan asagı atmak. yasayacagını bile bile...
uykusuzluk...belkide uykusuz gecen bir kaç güne ragmen kendinizi zorla yataga attıgınızda uyuyacagınızı düşünerek yanılmak. ödemek zorunda oldugunuz bedel. her gece en baştan başlayarak...
insanı fiziksel ve psikolojik olarak ciddi anlamda yıpratabilen durumdur... gün içinde konsantrasyon kaybı, bitkinlik, yogunluk ve tabi ki çekilmez baş ağrılarına neden olur...
kendi başına psikolojik bir rahatsızlık olabileceği gibi bir fiziksel veye psikolojik rahtsızlığın belirtilerinden biri de olabilir. ayrıca uykusuzluk, depresyonun en belirgin belirtilerinden biridir...
en fenası uykusuzluk durumunun uzamasıdır ki, rezalet bir baş ağrısıyla, ruh gibi etrafta dolaşma durumun kronikleşmesine neden olur. tüm gece yatakta sağa sola dönerken akıla gelen abuk sabuk düşüncelerin bünyede meyddan getirdiği tahribattan söz etmiyorum bile.*
ertesi sabah için geceden hazırlıklara başlanır...giyilicekler hazırlanır, anları hayal etmelerle saatlerce vakit geçirilir, çantaya sevdiceğe götürülen minik süprizler atılır, uzanılır...
gelmez uyku,kaçmıştır,yakalatmaz kendini bir türlü. sabaha kadar tavanla,duvarla,yastıkla göz göze gelinir, uyanmaya az kala son yarım saatte tatlı bir ağırlık çöker bedeninize. yarım saat bir dakika gibi geçer ve ardından günün ilk ışıklarıyla beraber uykusuzluğunuzu da kucaklayıp çıkarsınız yola, yüzünüzde dünden kalma bir tebessümle.
keşke her uykusuzluk böyle olsa...
bir roman adı. stephen kıng sanırım. * bir insanın başına gelebilecek en kötü hadise. o ne illet birşey dir ki,
uyku hiçbir zaman size yetmez. uyandığınız andan itibaren tekrar uyumak istersiniz ama yatsanız da uyuyamazsınız. ayakta olduğunuz dönemlerde yorgun ve tembel olursunuz. yatsan yatamazsın, kalksan duramazsın. sıtma gelir, üşürsün. vücut dengesinden eser kalmaz. geceniz berbat olur. sabahı ve o tüm günü düşünmüyorum bile.
kaslar sızım sızım çekilir, her yerin ağrır.
ne bitki çayı, ne duş almak, ne de saçma sapan uyku ilaçları beş para etmez. ciddi tedavi gerekir. insanı alt üst eder, yaşama sevincini alır gider.
uykusuzluk ve pencerede bir kedi
gece boyu hiç konuşmadan durdu
yağmurlar yağdı, dindi
pencerede hep kedi
ne geceye girdi, ne uyudu
baktı, baktı, baktı
belli değildi doğmadığı, doğduğu
sanki ona bir zaman
hadi şimdi, yola çıkıp bir duygudan
pencerenin dışında duran
bir geceden indi, odaya girdi
dedi
hadi şimdi sende in uykudan
sevdi mi, sevmedi mi, belli etmedi
sürdürüp suskunluğunu
yeni huysuzluğu besledi
aaaa
kedi bu uykunun içindeydi
ankara yolundaydı bir gece
bir gün marmaris yolundaydı kedi
bütün uyku kapılarının önündeydi
mırmırları, tırmalamalarıyla
bir kadının düşlerindeydi
ve bütün hırçınlığıyla
anılarının önündeydi. özdemir asaf
bir yaşam biçimidir. insomniac seviyesindeyken uyku uyumanın hayatı anlamsızlaştıracağını düşündürür insana. 20 saati geçtikten sonra da hafif hafif kafa da yapmaya başlar.
öss gecesi sabaha kadar sevdiğin kişiyi düşünüp, gözünü her kapadığında sürekli onu görüp yatakta oraya buraya dönüp 'o' diye yastığa sarılıp toplam yarım saat uyuma durumudur.
(bkz: aşk)
tutulan 24 saatlik nöbetin akabinde alarm verilmesi ve yatağa 2 saat daha ulaşamama durumudur.26 saatlik uykusuzluğun ardından sadece 6 saat uyumuştur kısa dönem çavuş strepto.*
