bir daha tramvayda okumam arkadaş dediğim dergidir. zira bu haftaki fırat karikatürleri beni yarmıştır. garibimin yaşadıklarını okurken çocukluğuma gittim, an be an yaşadım aynı şeyleri, gülmekten gözlerimden yaş geldi fakat etraftaki amca teyzelerde bakırköylük olduğuma kanaat getirdiler herhalde. uğur gürsoy'un ellerine sağlık uzun zamandır en iyi performansıydı bence bu haftaki karikatürleri.
bu sayısında başbakanın sanatçılarla yaptığı açılım görüşmesini hicvetmiş dergidir.
-nihat doğan'la bülent ortaçgil'i aynı potada eritebildiğinize göre, kürt sorunuyla safiye soyman'ı yan yana getirebildiğinize göre siz artık her şeyi yapabilecek bir kudrete sahipsiniz başbakanım!(parti mensubu x)
+safiye soyman'ı tanıyorum da bülent ortaçgil kim lan? (rte)
web sitesinde yer alan bilumum öğenin çeşitli sosyal platformlarda paylaşılması içün ilgili öğenin alt kısmına facebook, twitter vb. sitelerle bağlantı kuran zamazingoyu ekleyen ama sitenin en alt kısmına " Tüm karikatür, yazı, espri ve karakterlerin yayın hakları saklıdır. Yazılı izni alınmaksızın hiçbir yazılı, basılı ve görsel yayın organında ve sanal ortamda kullanılamaz." gibi bi yazı ekleyerek tezat yaratabilmiş dergi.tabi aynı durum bi çok site içün de geçerli.
bundan bir sene önceki sayısında muhtemel deprem söylencesini hayli leziz masaya yatırdığı karikatürü unutamadığım dergidir. artık, mumla aramaktayım böylelerini.
-depremden en çok nereleri etkilenecek?(rte)
-denize kıyısı olan semtler!
-kime oy veriyor bu semttekiler?(rte)
-sosyal demokratlara!
-olaya bi de bu açıdan bak!(rte)
-içim rahatladı bi an...
bu haftaki sayısıyla 12 adet fırat çıkartması veren mizah dergisi.
dergiyi açar açmaz içinden çıkan fıratlar üzerimde bir eneee etkisi yapmış olsa da, kendilerini henüz nereye yapıştıracağımı bulabilmiş değilim. hayır deftere yapıştırayım desem, defter tutmuyorum. kitaba yapıştıracak oldum ama kendi çapında bir ağırlığı, bir karizması olan 1000 küsür sayfalık fundamentals of electric circuits'a bunu yapmaya gönlüm el vermedi.
ama çok tatlılar lan, üzerime yapıştırıp gezebilirim aslında.
yeni sayısının hep haftanın ortasında bayilerde oluşuna bir anlam veremediğim dergi.
okurken eğleniyoruz o ayrı; lakin haftanın ilk iş gününde düşse bayilere, tiraj en az 3'e katlanır. hal böyle olunca daha pazar akşamından, pazartesinin kasvetini düşünüp eli kolu bağlı oturan tüm koalalar, bu pazartesi depresyonun etkilerinden tez zamanda kurtulur.
gerçi hafta ortasında da ilaç gibi geliyor, tutup haftasonuna iteliyor vücudu. sanırım benim problemim dergiyle falan değil, zamanı ileri almaya çalışmakla. evet evet öyle olmalı ki bir hafta su gibi aksa ne olacak, haftaya bugün yine aynı şey. yüzyıllardır pazar geceleri kafaları yedim, bunaldım ziyadesiyle. pazar akşamları furyası mahvetmiş ruhumu, banyoya girmem lazım, tırnaklarımı kesmem lazım, cuma günü verilmiş tonla ödev masanın üzerinde beklemekte, erteliyorum, erteliyorum... parliament gece sinemasının sesi yankılanır banyodan sonra diye bir kere daha erteliyorum.
penguenle aynı gün çıkmamak için uğraştıklarını farkettiğim dergi. kardeşler biz iki dergiyi de alır olduk ha bir gün önce ha bir gün sonra farketmez, siz kasmayınn bu kadar ama diyorsanız her hafta yetişmiyor işler diye o zaman 10 günde bir çıkartın da biz de gidip bayiden istediğimizde elimiz boş dönmeyeleim.
içeriği hala güzeldir bok atmak isteyenler gitsin cafcaf okusundur!
umut sarıkaya'ya taş atmakla kalmayıp direk söven okuyucuların cidden almamaları gereken dergidir. beğenmiyorsanız okumayın kardeşim. sidik yarışımı bu her iki dergininde müthiş yetenekleri var sadece size hitap etmeyebilir. bu çizerlerin beceriksizliğinden değildir.
takip edilen yazarın/çizerin takvimi aranırken gazete bayiindeki adamla kavga edilmesi gibi bir problem yaşanılması ihtimali bertaraf edilmek için takvimli sayılar d&r dan alınmalıdır.
bu haftaki sayısını yırtmadan veya soluk alış verişleriniz sonucu uçmamasını sağlayarak okumanız çok zordur zira samanın da samanı, nasıl ve nereden bulunup getirtildiği merak konusu olan, iğrenç ve zarımsı bir kağıda basılmıştır.
daha okurken çizgiler ve renkler gözünüzün önünde yitip gitmekte ve dergi; henüz görevini ifa edemeden kendi kendini imha etmektedir. (ki, güneşe de maruz bırakılmamıştır; ki zaten ankara'da güneş de yoktur..)
uykusuz ekibi, bu derece kalitesiz bir derginin okuyucuya saygısızlık olduğu gerçeğini bir an önce idrak etmek zorundadır.
hayat "manita" kaldırmaktan ibaret değildir..
not1: aynı hafta çıkan penguen dergisinin kağıdı daha iyidir; fiyatları da aynıdır. demek ki 1,75 tl ile daha kaliteli bir dergi çıkarılabilmektedir.
not2: bu satırların yazarı ile penguen dergisi arasında organik veya inorganik herhangi bir bağ yoktur.
not3: michael douglas yanılmaktadır; tamah iyi birşey değildir..
yiğit özgür'ün performansının iyiden iyiye dibe vurduğu son dönemde tek okunacak yanı umut sarıkaya kalmıştır. bu sebepten de kalite ve okunabilirlik açısından penguen'in yanına yaklaşabilecek durumda değil. daha önce de söylenmiş; adam gibi dergi çıkarmak için bahadır baruter kalibresinde bir adam gereklidir en başta...
her insanın uykuya ihtiyacı vardır. düzenli uyku hem ruhu hem bedeni genç tutar. uykusuz adamın bedeni ve ruhu yaşlıdır. moruktur. o halde hepimiz uykusuzuz.
bu hafta yine her zaman ki gibi okuldan çıkmış günün yorgunluğuyla eve doğru yol alıyordum. ancak bugün perşembe olduğu için uykusuz almaya gazete bayiine uğradım fakat babayı aldım. evet bu hafta da dergi cuma'ya kaldı...
uzun zamandir ne firat cikiyor ne ipek&burak ne de umut sarikaya yaziyor.ki ben bu dergide sadece bunlari okurdum artik almak icin bi sebep goremiyorum ne yazikki...