ersin karabulut ve yılmaz aslantürk(otisabi) ikilisinin ayakta tuttuğu dergi. zira penguen döneminde 1 numaralı adamım yiğit bulut eski tadı vermemekte, umut sarıkaya 'montla sıç' bombasından sonra yine formu düşmekte, vedat özdemiroğlu ise asla güldürememektedir.
özellikle ersin karabulut, yiğit özgür, yılmaz aslantürk, umut sarıkaya, uğur gürsoy gibi on numara çizerleriyle çarşambayı iple çekmemize neden olan mizah dergisi. alpay erdem ve serkan altuniğne eksik sadece. umarız onlarda birgün Uykusuz a geçer.
bu haftaki kapağıylada gündeme değinmiş olan, sandık içi köşesinde ersin karabulut'un 90ların pop şarkıcısı tayfun'un hayranı olduğu görülmüş, yine her köşesiyle ayrı güldürmüş haftaık mizah dergisidir.
piyasadaki en iyi karikatür dergisi olduğu bir gerçek.
yiğit özgür ve birkaç isimle başlanılan yoldaki başarının sırrı, "birkaç isimle başladık, aynen devam edelim" diye düşünmemeleri. daha önceden tanımadığımız isimler de yer bulabildi dergide. ve çok da başarılı olduklarını gördük. öte yandan, engin günaydın konusunda da ısrarcı olmamaları, ünlü isimler konusunda da sabit görüşlü olmadıklarını gösteriyor.
sırf isim yaptıkları için, üretim kabızlığına tutulmuş nice isimlerin dergi kadrolarından çıkarılamadığını düşünürsek, genç bir dergi için de ne güzel özelliklere sahip olan dergidir aynı zamanda.
gazete bayiine almaya gittiğimde adamın ocak ve şubat sayılarını uzatıp, bunları okudunuz mu dediği dergi. dumur olmakla olmamak arasında gidip gelmek böyle bir şey olsa gerek. satılmıyor galiba dediğimde de, ya al git işte gibi bir şey söyledi sanırım tam duyamadım. burdan kendisine sesleniyorum insan ol biraz insan!
09.05.08 tarihinde, yani şenliklerin son gününde, uludağ üniversitesi ahmet taner kışlalı salonu'unda söyleşiye katılacak olan ekip.. kim kim geleceklermiş henüz bilinmemekte..
bu hafta super mario temalı 1 mayıs göndermeli kapağıyla "işte budur" dedirtmiş, yaratıcılığın dibine vurmuş dergidir. kapak kimin aklına geldiyse eli öpülesidir, baş üstünde taşınasıdır.
bu hafta elime aldığımda (bakın hemen kötüye çekiyorsunuz) kah güldüm kah şaşırdım, kısaca güzel bri uykusuz seremonisi oldu benim açımdan. Şimdi niye şaşırdım, çünkü bir eksi sözlük yazarının uykusuz bünyesinde olduğunu fark ettim. Güldüm, niye? Çünkü ersin karabulut gibi bende lojmanın ikinci katından baloncuk yakalamaya çalışmıştım çocukkene. Hay yarabbim, hakikatten nasıl güldüm lan öyle. Yeminle yüz kaslarım ağrıdı.
gözlerinde gecelerin esrarı
birde su katılmamış efkarı var
sen uykusuz!
kaç mevsim geçti bilir misin
kaç çiçek soldu ve tekrar can buldu
sen yokken
sabahları hatırlar mısın
saat kaçtı daldığın sıralar
ve sen ne kadar dalgındın
zamanı hep es geçtin
ruhun öyle yerlerdeydi ki
yaşamın anlamını kavrayamadın
sonsuz bir uykunun koynuna doğru uyumayı gözledin
ve göze aldın beklemeyi
ve zaman geçti..
söyle uykusuz!
saat kaçtı
gece nöbetlerini kıyasıya tutarken
kaç şiire boyadın gözlerini
ve kalbin sevginin aç yollarında
kaç bin kere daha dolandı
kaç bin kere eridin güneş görmeden
saymadığın fakat çokca sayıkladığın
gecelerin içinden
hangi zaman sıyrılacak
sebepsiz yüklerinden
ne vakit kurtulacaksın
kaçtığın dalgınlığın
kaç yerde bulacak seni
ve yakalanacak mısın yine
yenecek misin bu sefer
düşünce müptelası beyninin zaaflarını
gözlerinin altında sakladığın
uykuya hasret torbalarını
dağıtabilecek misin
ve sen bilebilecek misin
hayatı beklemenin faydasız
bekletmenin anlamsız olduğunu
her şey gibi geçecek olan gecelerin
ve gündüzlerin
bir daha aynı gece ve aynı gündüz olmayacağını...
hey uykusuz!
artık uyan bu uykusuzluktan
ayır gözlerini d(k)aldığı yerden
su serp gözbebeklerine
aklının oyunlarını bırak
bilmelisin ki hayat
sana sormadan
hiç oyalanmadan
öylesine yanından
sen nöbetlere kalsanda
sana umursamadan
geçer, gider....
benden espri çalan dergi. (bkz: #3676971) sonra da derginin 23 temmuz 2008 sayısına bakınız.
neyse bende umut sarıkaya'nın tespitlerini kullanıyorum burada ama sonunda teşekkür ediyorum kendisine.
not: yazar dergideki espriyi çizen adamın espriyi kendisi bulduğuna inanmakta olup entryi giriş amacı buradan dergi yönetimine selam çakmaktır.
acilde nöbet tutarken hemşire tarafından yanlışlıkla çöpe atılması sonrasında çöpten çıkarıp eldiven giyerek okuyup bitirdiğim mizah dergisi. gecenin bir vakti gidip yeni bir dergi bulamayacak olmanın verdiği imkansızlıklar ve yeni sayısında yazılanları merak duygusunun, insanoğluna neler yapabileceğini göstermesi açısından da faydalı olduğunu anladığım güzelim dergi, uykusuz gecelerimin baştacı.