uyku arasında beynin bedene adeta trip atmasıdır, yani ''ben uyumuyorum, sen niye kıçını dönüp yatıyorsun ki'' gibi bir şeydir. genelde ya dalarken ya da bir rüyanın en belirsiz yerinde ortaya çıkar, yani uykunuzun inceldiği yerde. biri sizi zamanın falanın filanın olmadığı puslu beyaz bir yerde boşluğa itiyor sanırsınız, bu da bedeninizin ''aha düşüyorum'' diye irkilmesine sebep olur, saniyelik de olsa uykudan uyanmış olursunuz ama aslında uyuyorsunuzdur, yani ikisinin ortası bir şeydir. beynin bedene oyunudur. çok tuhaf hissettirir, bir an cidden itildiğini sanıp yatağı tuttuğunu hissettirir insana. şahsen ben öyle hissettim.
Geyiği bir yana, o an aslında çok korkulur, bu yüzden uyanıp ağlayanı bile varmış.
etraftakilerin gülmesine sebep olur. Hiç unutmam 10 yaşında falandım. Amcama kız istemeye gitmiştik. Yenge hanımların evdeyiz acayip sıkıcı bi sohbet var. Dedem, yenge hanımın babası sohbeti baydıkça baymıştı. Bu sıkıcı sohbet haliyle uykumu getirdi. Salonun en köşesindeki koltukta oturuyorum. Kafam geriye düşmüş uyumuşum. Bu düşme hissi olunca hop diye kalkmıştım ayağa. Herkes bana bakıp gülmüştü. Bu da böyle bi anı.
öğrencilik yıllarında derste uyurken başıma gelen olay. aniden sıçradım ve herkes bana baktı. bi de nezleydim o şokla burnumu çektim 'tıkalı burun katı sümüğü'-baloncuk karışımı bi ses çıktı. rezil oldum işte falan filan.
o günden beri asosyalim sözlükte falan takılıyorum.
değişik versiyonları mevcuttur ve korkunçtur. kan ter içinde kalkmanıza sebep olur.
vücud ısısının düşmesinden dolayı şoka girilmesinin ardından beynin kendi için yazdığı senaryodur. böylece derin uykudan korkuyla kalkılır ve ölmekten kurtulunmuş olur.
Bu teoriyi uyduran destekli uyduramamış maalesef. Çünkü ben küçükken ilk önce koşar, sonra köprünün korkuluğundan kendimi bulutların üzerinden aşağı bırakırdım. Zamanla alıştıktan sonra artık düşerken oh ne de olsa rüya diyordum.
genelde tv izlerken daracık kanepede uyuyakalırsanız yaşanan histir. bildğiniz vücudunuz irkilir uyandığınızda korkmuşsunuzdur. çok gerçekçi bir rüyadır gördüğünüz. ama yerinizde olduğunuzu görünce rahatlarsınız. bazıları uyuyunca vücuttan çıkan ruhun bu olayla vücuda girdiğine inansa da pek mantıklı değildir.
bugün yolculuk yaparken yaşadığım olay. her zamanki gibi otobüse biner binmez uyudum, irkilerek uyandım. resmen koltukta otururken bedenimin bir yerlerden düştüğünü hissettim. yanımdaki yolcunun kıs kıs gülmese iyiydi de neyse...
astral seyahat ile alakası olmayan şeydir. beyin o anda görülen rüyada düştüğünü var sayar fakat rem uykusunda olduğu için vücuttaki tüm kaslar kilitlenmiştir. (bkz: karabasan) beyin kilitlenmiş kaslara düşüş mesajı verirse vücudun hareket etme ihtiyacı doğar. anlık refleksle uyanırsınız.
yanınızda uyuyan kişiye olduğunda noluyor amua goyim gibi tepkiler vermeye sebep olur. dışardan bayağı değişik gözüküyor sanki vücuda şok veriliyormuş gibi. uyandırdığınızda da düşmedim mi ben diyorlar. hee düştün diyip geçiştirebilirsiniz.
Basima gelmisligi vardir, sonsu gibi gelen bir duse hissinin ardindan, kendini carpsimaya hazirlarsin, butun vucut gerilir, altinda yatak belirir... Temas aninda gozlerini acar, "oh be ruyaymis dersin" ancak yatak altinda titriyodur, sanki gercekten dusmussun gibi...
bu konuda araştırma yapan biri şöyle demişti: hamilelik döneminde kadın çocuğunu düşürme endişesini fazlaca yaşadığında bu düşünce çocuğa da geçermiş, çocuk da büyüdüğünde uykuda bilinçaltı hafıza ile ortaya çıkar diyordu.
bebeklerin rüyalarında çokça gördüğü düşünülen ruyadır. ayrıca doğumdan birkaç ay sonra kendiliğinden kaybolan bir reflextir düşme hissi. yani bebekken sık yaşanılan bir duygudur . rivayetlere de göre atalarımızın ağaçta yatmasından kaynaklı korku hissini genle aktarılması da denir. kısacası her bünye tadar bu duyguyu.