türk resim ve heykel sanatının en eski, en zengin ürünlerini kapsar. uygurların m.s. sekizinci yy dan sonra doğu türkistan a nüfüz etmeleriyle birlikte duvar resimleri dönemi baslar. zamanla bu üslup tüm orta asya ya yayılır. uygur duvar resimleri, eski türkler in geleneklerinin izlerinin devam ettiği manicilik ve daha yaygın olan budizm ikonografisinin yansıdığı bir sentezin ürünüdür.
bu gelenek, kökenleri boya resimlerine dayanan grafik tarzın hakim olduğu ifadeyle tanımlanır. bazen yaldızın da kullanıldığı bu resimlerde: özellikle klasik uygur devrinde kırmızı, gök rengi ve yeşil gibi en çok kullanılan renkler, zaman zaman tempera tekniğiyle yapılan boyalar da kullanılmıştır. duvar üzerine yapılan resimler, zaman zaman düzleştirilmiş duvar üzerine bazen de yaş sıva üzerine uygulanmıştır. tapınakların koridorlarını, duvarlarını, çatılarını, kutsal iç tapınağın zeninini bile kapsayan bu resimler, belirli bir program ve disiplinle yapılmıştır.
farklı malzemeler üzerine yapılan resimlerde çok çesitli konular işlenir. bunların büyük çoğunluğu budha nın öğretisini, hayatını, ikonografisini tasvir eden dinsel konulardır.
bezeklik mağara tapınağı duvar resminde diz çökmüş budha; geometrik çiçekli dallarla süslü lotus kaide üzerinde mavi saçlı budha yı anlatır. mavi renk göksel bir ifadeye sahip olduğundan budha yı simgeler ve mudra pozisyonunda resmedilir. diğer bir mağarada ise, kırmızı, kahverengi, mavi-yeşil tonları hakimdir.
prandhi, yani adak sahnelerinde sunu yapan özellikle çiçek adağı yapan insan tasvirleri vardır. en önemlisi lotustur, kozmolojik ve mitolojik anlamının yanı sıra budha nın vasıflarının sembolü olması, sıkça tasvir edilmesini sağlamıştır.
gerçek üstü ya da gerçekçi hayvan tasvirleri de yoğun olarak uygur resim sanatında karşımıza çıkar. temel olarak iki grupta: türk bozkır kültürüne uygun olarak, budizme ait çeşitli efsaneler şeklinde karşımıza cıkar. bu tasvirlerde budist sanat ve eski turk sanatının keskin izleri dikkat çeker.
hoço ve bezeklik te, kuyruğu düğümlenmiş, kosumlariyla beraber av sahnelerinde atlar ve süvariler yer alır. atların ayaklarındaki şekiller ve suvarinin geriye doğru dönüp ok atması geleneksel türk hayvan uslubuna güzel bir örnektir. tavşan, kurt, geyik, aslan,fil, kartal, kaplan, deve, ejder de bu tasvirlerde kendine yer bulur.
bezeklik freskosunda kanatlari rumi seklinde kıvrılan ejder tasviri, boyunları, pulları ve kanatlarıyla suyun altından çıkar, göğe yükselir. orada bulutların arasına yerleşerek yağmurun yağmasına, bolluğa ve berekete sebep olur. kırmızı zemin üzerine yapılmış, mavi ve yeşille tamamlanmıştır. alt ve üst kısımlarında bulunan sivri ucgenler daglarla ve agaclarla gölü cevreler. suyun yüzeyi, su bitkileriyle, gövdesi su yüzeyinde pençelerini yukari kaldirmis, agzi acik halde tasvir edilmistir.
günlük yasamla ilgili şeyler, destanlar, efsaneler, din adamlari, suvariler, prensler, prensesler de bu tasvilerde yer alır. resimlerde sahislarin on plana cikaran bir portre anlayisi hakimdir.
uygur prens ve prenseslerinin tasvir edildigi parcalar, kumas uzerine boyama veya isleme teknigiyle islenmis tasvirlerdir. uygur rahip ve ogrencilerini gosteren sahneler uygur resim sanatinin dikkat ceken unsurlaridir.
diger bir tasvir, muzik icra eden insanlarin bulundugu sahnelerdir. ozellikle, minyaturlerde bezeklik tapinaklarinda gorulen klasik uygur uslubu uygulanir. cizgisel karakterin egemen oldugu bu resimlerde tasvir edilen orkestra, kirmizi, yesil, beyaz, siyah gibi renkler kullanilmistir. kirmizi zeminde, dallar halinde ayrilmis lotus cicegi tepeye dogru dugumle toplanmis, topuz seklindeki sac formundadir.
öte yandan; manicilik, taoculuk, nesturilik gibi farkli dinlerin uygur resim sanatinda resmedildigini de görebiliriz. böğü kağan ın maniciliği kabul edisini anlatan sahne en çok bilinen örnektir. bu tasvirlerde manici rahipler beyaz renklerle anlatılmıstır. bu yönüyle diğerlerinden ayrılır.
yine bu yönü ve etkisiyle, uygur resim sanatı; kompozisyon, renk, çizgi ve ikonografik anlamında en çarpıcı ve en benzersiz örnekler sunmuş, klasik türk resim sanatına öncülük etmistir.