-nasıldı abi askerlik rahat mıydın?
+paşa şoförüydüm olm
-hadi ya anlatsana nasıldı?
+paşanın karısını kızını gezdiriyorduk işte
-ee
+bir gün hava sıcak yanıyor paşanın kızı aradı almaya gidiyorum
-evet
+neyse vardım bekliyorum bu balkondan sesleniyor şöfer yukarı gel limonata verecem diyor.
-hassittir çıktın mı?
+çıkmam mı laööönn hah ha haaaa
-noldu peki?
+galonlarla limonata gidecekmiş askeriyeye. hepsini tek başıma taşıdım mına goyim.
bir öğrendik ki tabur komutanı dedemin arkadaşı. gittim yanına "ben ismet aga'nın torunuyum komutanım" dedim. kalktı ayağa bana iki tokat attı. "bana bundan sonra komutanım demeyeceksin, abi diyeceksiné dedi. sarıldık ağladık.
boluk ya da tabur komutaninin postasiydim muhabbeti vardir birde. her askerden gelen ayni herzeyi savurur "boluk komutaninin postasiydim".
ben zonguldak'taki maden iscilerine tas cikartacak sekilde komur indirdip bindirdim, gun geldi butun geceyi tuvalet temizleyerek gecirdim, ama bir gunden bir gune de yuksunmedim bunlardan. askerden gelince de soranlara bunlari anlattim. bak yetmedi buraya bile yazdim. noldu simdi ? incilerim mi dokuldu ?
askerden gelip falancanin postasiydim, falanca albay beni cok severdi diyenlere inanmayiniz efem. onlar da benim gibi bok temizledi, komur tasidi cunku.
beşyüz pehahalı deröristin üzerine beni gönderdiler. dediler ki, nervalsin, aslansın, kesersin, süpersin; sie ulan dediler. ben de gittim, elimde baretta, kurşun vermeyi unutmuşlar, şarjör de boş. ama ne yaparsın çıkmışsın elinde uziler bulunan, atom bombasıyla saldıran angutlar karşısına. çıkardım çakıyı, daldım aralarına; parçaladım hepsini geri döndüm.
nükleer başlıklarını da kestim aldım, hatıra olsun diye plütonyumu götüme soktum; osururken bir hoş koku duyuluyo. osurim isterseniz?