süreç şöyle de işleyebilir. müslüman birey, inandığı değerler üzerinde sorgulamaya başlar. en basit sorulardan örneğin (bkz: tanrı var mı?) sorusundan başlayabilir. sorgulama sürecinde aştığı her soru peşinden yeni bir soruyu getirir. gün gelir dini sorgular. örneğin (bkz: din uydurma mı?) (bkz: deizm)
süreç ilerlerken kur'an-ı kerim'i kendi dilinden okumaya başlar. sonra bakar ki, çoğu müslümanın kabul ettiği recm cezası, 6236 ayetlik kitapta bir kez bile geçmiyor. hatta üstüne zina edenin cezası zaten belirtilmiş. "e o halde bu recm de neyin nesi?" deyip sorgulama sürecine devam ediyor.
sorgulamalara devam ediyor ve kur'an'ı okurken "Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk, sapıklıktan ayırd edilmiştir. Artık her kim tâğutu inkar edip, Allah'a inanırsa, sağlam bir kulpa yapışmıştır ki, o hiçbir zaman kopmaz. Allah, her şeyi işitir ve bilir." (Bakara, 2/256) diye bir ayete rastlıyor. "ulan o zaman dinden çıkan niye öldürülürsün yahu?" deyip devam ediyor sorgulama sürecine.
bu sorgulama sürecinde kur'an'da hiçbir zaman "kadın evden çıkamaz!" "kadın topluma karışamaz" "kadın konuşamaz" gibi bir ayete rastlamıyor.
ayrıca bu yolda müziğin haram olduğuna dair bir ayete bile rastlayamıyor.
Hatta bir hadiste müzik aletlerinin haram oluşu varken, diğer hadiste peygamber bir düğün için def çalacak birisinin var olup olmadığını soruyor. evet çelişki kitapta değil diyor, çelişki, peygamber adına uydurulan tonlarca hadiste. ve tonlarca hadis hurafecinin de, ateistin de ekmeğine yağ sürüyor.
sonra savaşla ilgili konulara rsatlıyoruz kitapta;
“Size savaş açanlara karşı, siz de Allah yolunsa savaşın. Sakın haddi aşmayın! Çünkü Allah, haddi aşanları sevmez. (bakara/190)
tanrı bize karşı savaş açanlara karşı savaşmamızı istiyor fakat bunu yaparken bile haddi aşmamızı istemiyor.
ayrıca bu sorgulayan müslüman, birçok kişiler tarafından yapılan ayet cımbızlamalarına dikkat ediyor ve özellikle ayetlerin ne sebeple indirildiğini araştırıyor.
tanrı'nın saf, duru mesajının, uydurma sözler, davranışlarla ne derece kirletildiğin fark eden bir beyin, orta yolcu olmakla itham ediliyor.
Dilleriniz yalana alışageldiğinden dolayı, Allah’a karşı yalan uydurmak için, “Şu helâldir”, “Şu haramdır” demeyin. Şüphesiz, Allah’a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa eremezler.(nahl/116)
Ey iman edenler! Allah’ın size helâl kıldığı iyi ve temiz nimetleri (kendinize) haram etmeyin ve (Allah’ın koyduğu) sınırları aşmayın. Çünkü Allah, haddi aşanları sevmez.(maide/87)
sonra bu müslüman birey, hurafeci müslüman kitle tarafından dinde reform yapmaya çalışan, hadis inkarcısı bir "kâfir", ateist kitle tarafından ise "orta yolcu beyin" damgası yiyor. lakin pes ediyor mu? tabiki pes etmiyor.
Görüldüğü üzere, kuran'ı eleştirirken yine, kuran dışı kaynaklardan, geleneklerden faydalanılıyor.
sondan başlamak istiyorum.Kur'an'da erkekler kadınlarla yan yana gelemez, onlarla konuşamaz diye bir kural yoktur.Kur'an'da "zinaya yaklaşmayın!" diye bir kural vardır.
zinanın yolunu kapatmanın yolu evet, bir takım kitleler tarafından, kadının erkeklerle konuşmaması, hatta evden.bile dışarı çıkmamasıdır.Fakat bu asla Kur'andaki gerçekle uyuşmayacaktır.Ayrıca zinaya yüz sopa cezasının şartı da 4 şahit bulunmasıdır.Bakın bir insan iki kişiyi zina ederken görse yine de yaptırım uygulanmıyor.Hatta iki kişi görse o bile yaptırıma yetmiyor.Ve hatta devam edelim üç kişi görsün, işe bakın ki bu da yaptırım için yeterli değil. Tanrı zina edenlere yaptırım uygulanması için dört kişiden şahitlik istiyor. ayrıca üstlerinde örtü olsa yine yaptırım uygulanmıyor işe bak. bu dört kişinin cinsel organların birleşimine şahitlik etmesi gerekiyor.
Ayrıca olaya başka bir açıdan yaklaşırsak, zina eden iki insanın dört kişi veya daha fazlası tarafından görülmesi, alenilik demektir. yani diğer bir deyişle, kamuya açık alan veya insanların kullanım alanlarında yapılan bir zinadır. çünkü kimse evinde zina yaparken 4 kişi veya fazlası tarafından görülemez, bu gerçekten uç bir hayal olur. fakat siz toplum içinde, okulda, hastanede, kütüphanede vesaire. zina yaparsanız, zinayı teşhir etmiş olursunuz ve bu kur'an'a göre toplum yapısını bozar ve bu toplum yapsının bozulmasının önüne geçilmesi için, zina eden bu iki insana 100'er sopa vurulur.100 sopayı da sakın "haydar" ile kafasını gözünü yarma olarak algılamayın.bu 100 sopanın maksadı, toplum içinde kötü bir iş yapmış olan bu iki insanı utandırmaktır. ama siz "zinanın nesi kötü?" diye tanrı'nın yokluğunu ispatlama muhteşemliğine erişirseniz ona diyebileceğimiz bir şey yok.
gelelim diğer konulara, kur'an'a göre insan özgürdür. kadın isterse dışarı da çıkar, makyaj da yapar, mini etek de giyer. bu o kişiyle tanrı arasında görülecek bir hesaptır. kimsenin kadının giyimine yaptırım yapma hakkı yoktur.fakat tekrar hatırlatayım, 100 sopa cezasının tek şartı dört adet şahit olmasıdır. yani makyaj yapıp dışarı çıkan, sahne alıp şarkı söyleyen kadının 100 sopa cezası ile alakası olamaz. fakat yaptığı işlerin ne derece doğru olduğunu yine tanrı bilecektir.
diğer bahse geçecek olursa, eğer kafirun sursindeki ayet gibi (bkz: sizin dininiz size, benim dinim bana) mekke döneminde, yani müslümanların, müşrikler tarafından ezildiği bir dönemde dinde zorlama yoktur ayeti inseydi, evet düzen kurulana kadar böyle geçiştirildi diyebilirdik.
Fakat "dinde zorlama yoktur..." diye başlayan ayet, bakar suresinin bir ayetird ve bakara suresi medinede inmeye başlamış, 10 yılda tamamlanmıştır. neden "bütün gayrimüslimleri öldürün" gibi bir emir verilmemiş de, "dinde zorlama yoktur" denilmiş? bence üzerinde düşülmesi gereken bir soru.hem de uzun uzun.
maide 33'e gelirsek...ayetin başındaki kimler kast ediliyor bakalım..."allah'a ve rasulüne savaş açanlar"
kimse "ben falanca falance sebeplerden dolayı kur'ana veya islam'a inanmıyorum" deyince savaş açmış olmuyor.
ayrıca şu ayet de bu konu hakkında aydınlatıcı olabilir "mumtehine 8: allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez. çünkü allah adalet yapanları sever."
din hakkında savaşmak, karşıt görüşe sahip olmak demek değildir, dini yok etme çabasında olmak, müslümana baskı yapmaktır.
ayrıca bu noktada entrysini okuduğum bir yazardan altını da güzel olacaktır:
"şunu sorabilirsiniz? buradaki "savaş" ifadesiyle acaba müslümanların savaş açmasından mı, yoksa karşı tarafın savaş açmasından mı bahsediyor. müslümanlara savaş izninin verildiği ilk ayet bakara 190'dır: "size karşı savaş açanlara, siz de allah yolunda savaş açın. sakın aşırı gitmeyin, çünkü allah aşırıları sevmez."
ayetlerin önünü sonunu kesip bir de bunları uydurma hadislerle desteklediğinizde "kan, kan, kan!" diye bağıran bir tanrı çıkıyor ortaya."
recm cezasını herkes bilir ama kuranda bir kere bile bundan bahsedilmediğini bilmez. mürted öldürülür hadisini herkes bilir ama kuranda bunu çürüten ayetin mecvut olduğunu kimse bilmez.
"kim dinden dönüp ölürse onu cehennem de bekleyen elim bir azap vardır"
altını çizerek söylüyorum ölürse diyor bakın. öldürülürse mi diyor ?
dinde zorlama yok diyen bir din nasıl olur dinden döneni öldürebilir.
sırf bu malum insanların(piyasaya yalan hadis pompalayan hocalardan bahsediyorum) yalanlarına kanmamak için arapça öğrendim.
fotoğraf konusuna gelince malum şahıs çıkıyor televizyonlara diyor ki fotoğraf çekmek haram. bak bak... bunu kamera ya bakarak söylüyor bir de. iste bunlar bu kadar (afedersiniz) mal insanlar. kameranın saniye de bilmem kaç kare fotoğraf çektiğini bilmeyen cahil cühelâ insanlar utanmadan bu lafları edebiliyorlar. satranç olayına girmiyorum bile.
tavsiyem, araştırın arkadaşlar. sakın ola iyi ki araştırmanmışım iyi ki okumamışım diyen bir insanın peşinden gitmeyin. vesselam.
42 - Onlar, yalana çok kulak verirler ve çok haram yerler. Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hükmet, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen, sana hiçbir zarar veremezler. Eğer aralarında hükmedersen adaletle hükmet. Şüphesiz Allah, adaletli davrananları sever.
43 - içinde Allah'ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında dururken seni nasıl hakem yapıyorlar da ondan sonra da dönüveriyorlar? Onlar inanıcı değillerdir.
"bu ayette, kur'an yahudilerin hükmü için tevratı geçerli görüyor."
44 - içinde hidayet ve nûr bulunan Tevrat'ı, elbette biz indirdik. Müslüman olan peygamberler, yahudiler hakkında hükmederler, kendilerini Tanrıya adamış zâhitler, âlimler de, Allah'ın kitabını korumakla görevlendirildiklerinden (onunla hüküm verirler) ve onun Allah'ın kitabı olduğuna şahitlik ederlerdi. insanlardan korkmayın, benden korkun, âyetlerimi az bir paraya satmayın. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.
45 - Biz Tevrat'ta onlara, cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralara karşılıklı kısas (ödeşme) yazdık. Bununla beraber kim kısas hakkını bağışlarsa, bu kendi günahlarına keffaret olur. Ve kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.
46 - O peygamberlerin ardından, yanlarındaki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryemoğlu isa'yı gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur olan, kendinden önceki Tevrat'ı tasdik eden ve Allah'dan korkanlar için bir hidayet rehberi ve bir öğüt olan incil'i verdik.
47 - incil ehli de Allah'ın ona indirdikleriyle hükmetsinler. Kim, Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse, işte onlar fâsıkların ta kendileridir.
48 - Sana da (ey Muhammed) geçmiş kitapları tasdik eden ve onları kollayıp koruyan Kitab (Kur'ân)ı hak ile indirdik. Onların aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet. Onların arzu ve heveslerine uyarak, sana gelen haktan sapma. Biz, herbiriniz için bir şeriat ve yol belirledik. Eğer Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı, fakat size verdiklerinde sizi denemek istedi. Öyleyse iyiliklere koşun. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O, ihtilafa düştüğünüz şeyleri size haber verir.
görüldüğü hüzere, allah, indirdiğiyle hükmetmeyenleri, ilk önce kafir, sonra zalim, sonra da fasık olarak tanımlıyor. bilerek hükmü reddedip yerine getirmemeyi kafirlik olarak yorumlamıştır çok tefsirciler. fakat hükmü kabul edip de uygulanmamasını fasıklık olarak yorumlamışlardır.
eğer hüküm bir olsa, "allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyen kafirdir" derdi sadece ya da "fasıktır" gibi. fakat ortada farklılıklar var ki, tabirler değişiyor.
ayrıca 42.ayette, "sana gelirlerse" diyor. yani peygamberin hükmetmesini isterlerse anlamı çıkıyor. işte o durumda peygamber hükmedecekse, adaletle hükmetmesi isteniliyor.
fakat asla, zorla birine hükmetmesi istenmiyor. yani "şurada şu kişiler şu işi yaptı, git zorla aralarında hükmet" anlamını çıkaramayız.
günümüzde de, zaten çoğu kişi tanrı'nın hükmüyle hüküm görmek istemez. hiç kimse zina eyleminden sonra yüz sopa yemek istemez. fakat bu hükmün geçerli olmadığı anlamına gelmez. ama buradan da zorla 100 sopa vurabiliriz anlamı çıkarmamalıyız.
ayrıca Bizim burada konuştuğumuz konu, islami devlet yönetenler değil, kur'an-ı kerim'dir.
Evet günümüzde islam'ı uyguladığını iddia eden bazı toplumlar, kadının tek başına seyahatini bile suç olarak görme aşırılığına gitmiştir.
Ve böyle devletlerde farklı giysiler için pazar oluşturulmaması kur'an'ın emri değildir. Yönetimdekilerin kendi seçimleridir.
Yani bu adamlar "bakın ülkemde kot pantolon sattırmıyorum, kur'an'a uygun yönetiyorum." derse yalan söylemiş olur.
Şeriat teşrif ettiğinde ilk önce karamsarpatateslerin kellesi gider.
Nedeni çok nettir. islam " islam bozgunculuğunu " asla affetmez.
Şeriatın " yumuşağı " henüz icat edilmedi.
Bügün islam hakkında rahatça konuşur, paylaşır ve yorum yaparsınız.
Çünkü laik düzen kör topal yürüyor. Şeriat gelince sıkıysa bu yazdıklarınızın % de birini yazın, adamı bozgunculuktan oyarlar.
celal şengör kıvamındaki malak uludağ sözlük islamofobiklerine bir şey anlatmaya çalışılan başlık.
beyler, bu malakların üzerine bekçi de değilsiniz zorba da.. kafa almıyor zorlamayın.
bak o kadar şeyden sonra konu nereye gelmiş? şeriat gelse ilk bunun kellesi gider. amına koyduğumun malı konunun %1'ini bile anlmamış. ulan salak, adam zaten hadis üzerinden şeriatle kuran üzerinden şeriat arasındaki farkı anlatıyor, laikliğe şükretmeliymişiz. bak sen.
bakınız kafir, zalim ve fasık farklı şeylerdir. bu ayetler üzerinde kafa yormak, yorumlarını incelemek icap eder.
ayrıca...
islami düzen kime karşı kurulur ilk önce buna karar vermeliyiz. islami düzen, islam'ı kabul etmiş bir kitle ile kurulur. Siz bu ülkede islami bir yaptırım uygulayamazsınız.Çünkü yasaları komple değiştirmeye kalksanız dahi halkın eminim ki 8/10'u bunu kabul etmeyecektir. Yani böyle bir alanda, "gel buraya 100 sopa" diye bir kural olamaz.
He eğer kur'an yetmeseydi, bunu peygamberin de bilmesi gerekirdi ve hadislerinin yazıya geçirilmesini isterdi. fakat biz peygamber'in, sözlerinin yazıya geçirilmesine izin vermediğini biliyoruz.
Bu nedenle Kur'an'da "tayt satılır mı?" sorusunu aramaya gerek yoktur. Kur'an ana ilkeleri belirleyen bir kitaptır. Bundan yola çıkarak diyebiliriz ki, kur'an insana özgürlük tanıyan bir kitaptır.
çoğunluk kur'an hükmünü istemiyorsa, zorla kur'an hükmü gelecek diye bir zorbalık yoktur.
islami devletleri tartışacaksak hangisin tartışacağız. peygamber dönemi mi? 4 halife dönemi mi?
yoksa emeviler mi?
emeviler döneminde islam'a verilen zararı bilmeyen var mıdır?
daha ilk islami saltanat bile islam'a zarar vermişken, hangi islam devletini orataya koyup tartışabilirsiniz?
uzun lafın kısası, bizler islam'ı terk etmekten korkan, orta yolcu, düşünemeyen, sorgulayamayan, bağnaz, sığ insanlarız. tanrı var mı? varsa delilleri ne olabilir? din doğru mu? kur'an insan sözü mü? gibi soruları istediğimiz kadar sorup sorgulayalım yine de sonucunda islam'ı terk etmezsek sorgulamış sayılmıyoruz. umarım bizler de gerçekleri idrak edebiliriz bir gün.
hadise inanmayan biri onları uydurma olarak görebilir ama müslümanlar bunlara inanıyor. en azından bazıları inanıyor ve bunlar üzerinden eleştiri getirilebilir. hadise inanan müslümanlara laf demeyip hadisi ona gösterip bu inandığın şey saçma diyen ateistte hadise inanıyor demek neyin kafasıdır?
bunlar çok yanlışlı şeyler. ayrıca buhari ve müslim denen bu iki isim hadiste çok dikkate alınıyor. hele hele buhari çok önemli bir isim. resmen ikinci peygamber gibi adam.
ee birileri bunlara bu kadar inanırken bunlar üzerinden eleştiri yapmak neden sorun olsun ki?
her müslümanı kendi gibi sanan müslümanlar da sığ kafalı. adam bana göre hadis yoksa o zaman hadis din değil diyor resmen. ee sana göre yok ama buna inan yığınla müslümana göre var. onu ne yapacağız?