hayatınıza aniden girmiş olan birisiyle sabahlara kadar sohbet etmek. gülmek, üzülmek, sevinmek, özlemek ve bütün bunları ayni anda yasamak. kendini lisedeymiş gibi hissetmek. sonra telefonu kapatmayı iki kişininde beceremeyip umitsizce ama nedense mutlu telefonun sarjının bitmesinin beklenmesi.
mesai beni bekler. hoş ben mesaiyi beklemiyorum ama sanırım benimle ciddi düşünüyor. her sabah ona yetişme telaşıyla uyanıyorum. eğer yetişemezsem bir de bana trip atıyor, çok nazlı çok.
Ömrümüzün sonuna kadar sürecek olan çalışma hayatımızın bir günü olduğu için sabahın köründe döküldük yine yollara. Ah okullar açılmasaydı da şu trafik olmasaydı.