otuz bir çekmek.
Dur hemen eksiyi verme yigen, önce bir hikayemi dinle sonra hakkımızda ne yazılmışsa o olur zaten.
Evet, uyanık yazarlara nacizane önerim otuz bir çekmek.Şimdi suratını ekşitip "iğrençsin necati" pozuna girmeden önce bir sor neden? Evet, "neden" dediğini duyar gibiyim. O zaman anlatayım;
Bu gecenin planlarını daha sabahtan yapmıştım. "Ne ki ne bu plan" dediğini duyar gibiyim .Plan dediysek öyle ergenekon dosyasındaki planlar gibi değil elbet. Bizimkisi nacizane eğlenceli zaman geçirme arzusu. Şimdi benim son günlerde dialog kurduğum, muhabbeti hoş mu hoş bir arkadaşım var. Msn denilen bok sayesinde "aman sabahlar olmasın, hoca ezanı okumasın" tadında muhabbetler, "ben senin titreşimine kurban olam" tadında dialoglar havalarda uçuyor. "Zaman nasıl geçmiş, sabah nasıl olmuş" inan 10 Yılmaz Morgül şaşkınlığında cevap arıyorum bu sorulara. "Vayy pezevenk, vayy abazan göt" dediğini duyar gibiyim .Ziyanı yok dervişim, büyük düşünürümüz Lerzan Mutlu nun dediği gibi; "benim için ne istersen allah sana bin katını versin". Hatta bir diğer büyük düşünür Seda Sayan ın herkes gönlünün ekmeğini yer sözünü de hatırlatmadan geçemeyeceğim, her ne kadar konuyla ilgisi olmasa da.
Neyse hikayeye dönelim .Ben tabi sıcak dakikaların beni beklediği, "ara beni boyim seni" kıvamında bir muhabbete mental olarak kendimi hazırlamışım. Nitekim gece öyle de başladı. Sen burda zart zurt diye entryler yazarken, ben şehvetin doruklarında, sıcak kumlardan serin sulara kendimi bırakmakla meşguldum. Ama bu dakikalar uzun sürmedi. Yan komşudan çaldığım internetin gitmesi ile gerçek hayata döndüm. Bülent Ersoy ile Selami Şahin i cinsel münasebet sırasında görmüş kadar şaşkın ve biçareydim. Bu kaçak internet kullanıcıların çektiği sıkıntılara el atılmasını istiyorum, yeter artık.
Bir süre sonra internet geri geldi ama neyime. Kız çoktan toprak olmuş. Ama demokrasilerde çare tükenmez diyerekten telefona sarıldım. Kız çoktan uyumuş olduğundan cevap vermedi. ben ise Şebnem ablamızın da dediği gibi; tam zevkine varmışken birden yere düşmüştüm. Tabi kıza da o kadar kızdım ve darıldım ki; daha konuşursam senle, ben de Yılmaz Morgül olayım mına koyim.
Pek tabi bu dakikada yapılacak tek şey otuz bir çekmekti, nitekim öyle de oldu. Yılların otuzbircisi olan bu bünye ilk kez otuz bir sonrası o malum pişmanlığı yaşamadı. Çünkü bu sade bir otuz bir değil, bu gece yaşananlara karşı meydana gelen bir tepki, bir isyanın sesiydi.
Çektim rahatladım arkadaş. ne sinir kaldı, ne stres.
işte bu yüzden tüm uyanık bünyelere otuz bir çekmeyi öneriyorum, ısrarla isteyin efendim.
Not:Bu iğrenç ve son derece subjektif entry için tüm yazarlarımızdan * özürü bir borç bilir, münasip yerlerinizden öperim.
