o orda öylece yatarken,
masumiyetin tanımını bir kez daha yaparken,
rüyasında bile seni severken,
yanaklarına ve gıdığına pamuktan kaymakları doldururken...
sen...öyle dakikalarca bakarsın. seslenmeye, dokunmaya, öpmeye bile kıyamazsın. ürkersin büyünün-uykunun bozulmasından. halbuki saatin zili çalacaktır ya da zaten er ya da geç kalkacaktır.
ev arkadaşımın asla yapamadığı eylem. dürter, kapımı kırarcasına tıklar, sonunda hadi kalk diye bağırmaya başlar. bir kere de kıyamasa da bana uyandırmasa, ben de okula geç kalsam öylece.
karlı bir kış günü sabahın köründe melekler gibi uyuyan yavrunu ona bakan babaannesine bırakmak için uynadırmak zorunda olduğunda her annenin yaşadığı duygudur.