kendisine yönelik bir övgü halinde dahi, bu hale bürünüyorsa, iyi bir insan olma özelliği tahminini doğru çıkaracak olan tiptir. hele bu bir de sevgili falansa tadından yenmez. herhangi bir konu üzerine, ne utanmazmışsın be, yazıklar olsun diyeceklerine; aslında çokta utanılacak olmayan bir konu üzerine, ne utanıyorsun canım, utanılacak ne var ki bunda desinler.
aynı tip, hüzünlü bir şey izleyince gözleri yaşarır, ya da birisi için gurur duyduğunda da yaşarır o gözler. akan göz yaşları değildir aslında hassas duygulardır dışarıya fışkırmak isteyen ya da tenin kızarması da duyguların sıcaklığındandır olsa olsa.
maalesef o benim. lisedeyken bunun berbat bişey olduğunu düşünürdüm hep. nedense şöyle saçma bi hayal içine girerdim ara sıra:
üstün güçleri olan biri gelip bana soruyor:
- sendeki bir özelliği değiştiricez. seç beğen daha doğrusu beğenmediğini seç. değiştirelim hemen.
+ utanınca kızarmayayım. ağlayacak gibi olmayayım.
- bu mudur yani istediğin? tamam çok basit ki. vin gardiyum leviosa. **
öylesine sevmezdim bu kızarma huyumu ki böyle saçma sapan şeyler düşünürdüm işte. biri gelecek ve bu huyumu değiştirecek. çok çocukça lan. çocuktum da zaten. hele benim üzerimden muhabbet dönerken utanmayayım diye muhabbeti değiştirmeye çalışırdım ki, o daha berbat bişey. o anlarda dışardan tam bir aptal gibi göründüğüme eminim.
şimdiyse böyle şeyleri ne kadar gözümde büyüttüğümü farkediyorum. ve büyüdüğümü.
kirli ve yalan dünyanın çarkına girmeden önce.
insanların birden çok yüzünü görmeden, saflığın doruklarında mutluyken belki de.
belki hayata küsmeden, umursamaz olmadan önce.
aldatılıp yüksek bir tepeye çıkarak haykırıp, küfretmeden önce dünyaya.
kalbi kokuşmuş insanların dalgasına maruz kalmadan,
herkesin kendin gibi olmadığını anlamadan önce.
ar damarı çatlamış dünyanın merhemi olamayacağını anlamadan önce.
kızarırdı yüzüm şimdi ise kararan kalbimin yansımasından öte başka bir şey görmüyorum aynada.
--spoiler--