çocukken ve bazen halen de etkilerini yaşadığım duygu.çok iyi hatırlıyorum yoldan mesela sınıftan bir kız geçerdi ben evin arkasına kaçardım sanki kız beni yiyecek çocukluk işte.kişiliğime yakışmayan bir duygu.ben rahat adamım arkadaş...
bazı duygularını içinde tutman gerektiğini öğrenememenin en ağır bedeliymiş utanmak. bir gün, iki gün değil, ölene dek içinde taşıyacağın. nefes aldığın sürece kurtulamayacağın, beynine ve yüreğine balyoz gibi inen duygu. kendine güvenini, kendine saygını, kendine sevgini silip süpüren, yaşadığına lanet ettiren bitirici his.
toplum içinde fikir azınlığına uğranılmışlığın sıkıntısı yetmezmiş gibi bir de acımasızca gelen darbelere kızarmak, terlemek gibi fiziksel olan tepkiler vermektir.
Utanmak, pişmanlıkla kardeş birkaç duygudan bir tanesidir.
hayatımız boyunca utanmamak ve pişman olmamak için çalıştık oysa. kusursuzluğun var olduğuna daha az inansaydık belki, daha az derin olurdu yaralarımız.
erdemli bir davranış falandır eyvallah da, bi kıza açılma konusuna gelince delirtir insanı, "ulan biraz daha piç olsam keşke" dedirtir. veya biri kendini utandıracak bişey yaptığında siz utandığınızda "banane lan ben niye utanıcam kendi utansın sen eğlen" dedirtir ama elde olan bişey değil işte.
yapılan davranışlar neticesinde gerçekleşen utanma duygusu acizliğin belirtisidir. bu durumda toplum içindeki mevkiniz karşınızdakinin insafıyla orantılı bir hal alır.
su korkusuna uğradığım geceler
yıldızsız geceler
ıssız bir ova ıslığıyla kulaklarıma dolan
artık ne bir tek satır yazıyorum
ne bir tek satır okuyorum
herhangi bir kitaptan
gözlerim sonuna kadar karanlığa açılmış
bir deniz feneri inat ve çalışkanlığıyla durup durup
kırık sakallı bir dağ köylüsüne bakıyorum
damarları düğümlü kuvayı milliyeci ellerine
ve göz kapaklarının arkasından
bir yeraltı nehri gibi gizli gizli akan
devler yorgunluğuna