marka takıntısı adı verilen tutsaklık, vesilesiyle imaj uğruna bir ailenin bilmem kaç günlük mutfak masrafını bez ayakkabıya vermektir. utanmadan cakma converse giyebilen insanlardan haz etmez bu tipler ayrıca...
o bezi ayağıma giyip,5 sene onla dolaşıyosam ve seneliği 30 liraya geliyorsa gayet de veririm dayı, ne vermiycem.
bunun markayla turtayla ne alakası var. çakması 1 ayda yırtılıyor, dene, gör yani eğer derdin buysa.
bunun kapitalizmle zartla zurtla ne ilgisi var ki, al sana fayda maaliyet hesabı.
he dersin ki, bunu üreten işçiler çinli ve günde 10 dolara çalışıyorlar; o zaman o başka bir bilimin sahasına girer.
150 milyonluk bezin, 300 milyonluk deriden 3 kat, 30 milyonluk envai çeşit ayakkabıdan da 10 kat daha uzun kullanıma sahip olduğunu ve daha estetik olduğunu bilen insandır. utanmaz bu yüzden...
ha birde bir ailenin aylık mutfak masrafı geyikleri vardır ki insanı kahreder... düz mantıkla ilerliyoruz uludağsözlük'e girip bir kaç entry yazabilmek için ortalama bir bilgisayar ve bir internet bağlantısına sahip olmayı gerektirir. veya bir internet kafeden bilgisayar kullanmayı. diyelim ki bilgisayar kendisine ait o halde kullandığı uludağ'a girip entry yazdığı bilgisayara en basidinden 900 ytl vermiş olmalıdır. * her ay da en ucuz yollu 29 ytl'lik bir internet bağlantısına sahip olmalıdır o kelimeyi sarfeden insan. 150 ytl'e alınıp min. 2 yıl kullanılan bez mi? her ay 30 ytllik bağlantı mı bir ailenin mutfak ihtiyacını karşılar?
veya internet kafe; düzenli yazabilmek-okuyabilmek için uludağsözlük'ü için haftada yaklaşık 8 saat internete bağlanmak gerekir, saati 1 ytl'den haftada 8 ytl eder, bu da aylık 32 ytl eder... yine soruyorum bez mi? internet mi?
o yüzden bırakın bu içiboş geyikleri, muhalif takılmak gerekiyorsa daha farklı davranmak şart...
rockcu gençliğin vazgeçilmez aksesuarı.genelde üniversitelerde bulunan bu kesim kendini b aksesuarla belli eder.sanki o bez insanı farklı bir havaya sokar.anlaşılmazdır.üstüne o beze ''şekil'' diyenlerin kendini kandırması ilginçtir.150 milyonu verdikten sonra kişi kendini nasıl savunacağını düşünür e doğrudur da.sen onu giyince adam bir sorar ''kaç paraya aldın onu diye?''ama kişi aslında cevapları çoktan hazırlamıştır sormadan gelir cevaplar:''150 ye aldım abi ama çok rahat bi giysen anlarsın çok özel bi ayakkabı hastasıyım bunun''.tamamen yalan.kişinin içinden geçen''yaa özentiyim işte nerdeyse her kızın ayağında bundan var ben de giyip kendimi o kesimden göstermek istiyorum''dur.ne diyelim siftahı bol olsun.
80 sonrası pompalanan popülizm tsunamileri altında boğulan insandır, bir diğer deyişle günümüz gençliğidir. emek nedir, işçi nedir, kapitalizm nedir, türkiye neden 3. dünya ülkesidir, kendisi neden bir 3. dünya vatandaşıdır bilmez. sorgulamaz. büyük ihtimalle kendi parasını kazanmamaktadır. aksi halde maliyeti 30 lira olan ürüne, bilerek ve isteyerek 150 lira vermesini açıklamak pek zor olacaktır.
öyle ki, bu insanlara kapitalizmi açıklamaya çalıştığınızda, "para harcamak ayıpsa, sen de internete ayda x lira para veriyorsun" diye gelebilecek kadar cahil olabilir bu insanlar. evet arkadaşım internete ayda 30 lira veriyorum, aylık kitap masrafım da 300 lira, peki bunun senin sömürülüyor, benim, bütçemi ihtiyaçlarıma göre harcıyor olmamla bir alakası olabilir mi? sanıyorum evet.
peki bu hizmeti daha ucuza alabilecekken, sadece marka takıntım yüzünden iki misli üç misli para mı ödemekteyim? hayır.
bir şahsın ya da ülkenin kapitalizmin uşağı olup olmaması, aldığı ve kullandığı ürünlerin satış fiyatı/maliyet karşılaştırmasıyla değerlendirilir. peki ben aynı internet hizmetine, daha düşük satış fiyatı/maliyetle ulaşabilir miyim? hayır. internet hizmeti almak lüks müdür? hiç sanmıyorum, bilinçli bir internet kullanıcısı için değildir. bu durumda sorun para harcamak mıdır, bilinçsiz para harcamak mıdır bunu tekrar değerlendirmek gerekir.