eğer utangaçlık duygusunu çocukluğunuzdan beri hissetmiyorsanız, hala şanslısınız.
fakat öteki türü çocukluktan gelen insanın içine öyle bir yerleşir ki, çıkmaz hiç. "olm artık yürürken yere bakmiycam" desen bile, iç güdüsel olarak yere bakarsın. utangaçlığın yararları da var. züğürt tesellisi gibi gelebilir ama bazen iyi geliyor. mesela, mütevazi oluyorsunuz. sarhoş olsanız bile kendinizi yamuk hareketler yapmamak için tutmaya çalışıyorsunuz. gibi şeyler. şimdi bir daha düşündüm de, kurtulun bundan.
mahçup utangaç olursun, ne kadar çekingen,kendini yetiştirememiş derler. oysa yüzkızartıcı şeyler yapsa da kızarmayan bir surata sahip olmak daha kötü.
bu huy yenildiği taktirde insan daha fazla sosyalleşir, devamında nolur mahçup olur muyum demeden daha fazla eylem gerçekleştirir. biraz da olması gerekir tabi, ama fazla olmamalıdır. benim başımın belasıdır.
yeri eldiğinde insanı aç bırakan durum. sofra kurulmuş yemektesiniz ama siz utancınızdan az yemek yersiniz ve tam doymadan kalkarsınız. arada başıma gelen durum.
uzun zamandır yaşamadığım duygu. Utangaçlık zaten herkesi tercih eden bi duygu değil herhalde. O seni yaşıyor, sen onun için akdenizin ortasında bir adasın.
Benimde huyum olan başa bela bir durumdur.
kulak ve yanakların kızarması nedeniyle utandığınız karpuz gibi ortadır, inkar etmek mümkün olmaz. güzel bir bayanla konuşurken, topluluğa karşı konuşurken yada üzerinize ilginin arttığını hissetiğiniz anlarda yaşanır. Nefes darlığı, kalbin hızlı çarpması, terleme, yüzde ve kulaklarda sıcaklık hissi.