Utanma duygusu insanı kaliteleştirir. Nerede ne zaman uygun hareket edeceğini perçinleştirir ama bunun da aşırısı zararlıdır. Çaçaron insanlar daima yalnız kalır.
Kişinin kendi potansiyel ve kapasitesini çevresindekilere göstermekten çekinme durumu.
Utangaçlığımdan dolayı Neler kaybettim bir bilseniz.. utangaç olmanın ne demek olduğunu iliklerime kadar yaşadım, ancak bunu kırdığınızda artık hayatı istediğiniz kıvamda yaşamaya başlıyorsunuz. Gece yastığa başınızı koyduğunuzda yaşadığınız o pişmanlık duygusu yerini pozitif duygulara bırakıyor.
Bu arada bana göre utangaç insanlar, bu hissi hiç olmayan insanlardan bin kat daha iyiler benim gözümde. En azından bu duygu sizi yüzsüzlük yapmaktan, kendinizi olup olmadık yerlerde övüp pazarlamaktan ve bunlardan kaynaklı çevreniz tarafından dalga konusu olmaktan kurtarıyor.
şartlara göre aşılabilir , çok utangaç biri çalıştığı iş gereği birden fazla insanla sohbet açan organizasyonlar düzenleyen , ya nasıl beceriyorsun şu iletişim olayını diyen kişiler tarafından taktir edilen duruma gelir , nedeni hayat akışı net.
arsız olmaktan daha kötü değildir. utangaçlık ile çekingenliği, utangaç olmak ve çekingen olmak arasında kalanlar kadar, dışarıdan gözlemleyenler de karıştırıyor galiba ki "azcık arsız" ol diye bir tabir yükleniyor sanki. davranış ve kelimelerin uyumu konusunda en dikkat edilmesi gereken husus bu aslında. fazla utangaç birine, daha doğrusu fazlası çekingen birine, bu tutumundan kurtulması için arsızlık kelimesi altında buluşturuyoruz. halbuki " atılganlık" denilse kişi olaylara daha kendiliğinden bakacak.
iki gün önce yaşadığım olayla artık iyice anladığım durum. bu sene yine ingilizce kursuna yazıldım. aynı kursa. ve kurda aynı. tekrar dersleri görmek istedim. hocamızda aynı olunca strese girdim. yoksa ingilizceden hiçbir şey anlamadı da mı tekrar geliyor hissi oluştu bende. ama hiç öyle düşünecek bir hoca değil tabii ki. laf aramızda çokta hoş zarif biri. swh. ders bitince biraz da heyecanla dedim ki; ben geçen sene de geldiğim için ortamı bozmuyorum değil mi, bir daha gelmek istedim dedim. aaa aşk olsun dedi, gel tabii yine öğreneceğin bir şeyler olacak, çaya da gel diyerek espri yaptı.ve utangaç olduğumu anlatan son bir cümle söyledi. normal konuşurken bile kızarıyordun, kızarıklığın geçiyor bak yavaş yavaş diyerek gülüşmelere de neden oldu. evet ben utangaç biriymişim diye yeni idrak etmedim tabii. çekingen bir yapım olduğunu biliyordum zaten. ama böyle kibarca yüze vurulması tebessüm oluşturdu. tabii bundan sonraları için çekingenliğin bokunu çıkarmamayı da öğrendim.