5-6 yaşlarındayım. bir amcamız var, uzaktan akraba, şakacı oldukça. beni her gördüğünde farklı bir isimle sesleniyor. "ooo ahmet naber yaa?", "vaay mehmet nasılsın neler yapıyorsun?" vs. her seferinde deliriyorum sinirden, "benim adım ahmet değil, mehmet değil" diye yırtınıyorum. amca da gülmekten katılıyor, eğleniyor kendince. annem bir gün çekti kenara beni, "oğlum" dedi, "sen kızıp sinirlendikçe o devam edecek, eğer buna bir son vermek istiyorsan aynı şekilde karşılık ver, iyiyim ali rıza amca, sağol murtaza amca de, kızdığını belli etme" dedi. denedim, çalıştı. her seferinde bu yönteme başvurdum. amca bir süre sonra o tadı alamayınca vazgeçti benimle uğraşmaktan. vay be. 25 yıl olmuş neredeyse hala aklımda.
neden anlattım bunu? belli aslında. usualsuspects'e de düzenli olarak bir takılma hali mevcut. eleştiriliyor, çeşitli şakalar, komiklikler tertipleniyor... bir yerde haklılar aslında. gerçekten çok ve formata aykırı şekilde bakınız veriyor. görüldüğü, gammazlandığı zaman siliniyor. geçenlerde gözlerimin önünde 30'a yakın bakınızı silindi. yazar da farkında bu durumun. bir kez olsun çıkıp "vay benim entrylerim neden siliniyor?" diyerek isyan ettiğini görmedim. farkında ama vazgeçmiyor. demek ki böyle eğleniyor diyorum kendi kendime. yanılmıyorsam benzer yönde kendisine ait ifadeler de mevcut.
çift yönlü bir yazar arkadaşımız bunun yanında. pek yakında 20.000'e ulaşacak entry sayısıyla dikkat çekiyor. bu yazarın sayısız bilgi içerikli, tespite dayalı, yorum odaklı formata uygun ve sözlüğe oldukça faydalı entry'si var. asla yadsınamaz.
sıkıntı şurda. eleştiriye tahammülü yok. olumsuz bir entry gördüğünde anında nick altından cevap veriyor, karşı tarafın nick altına gidiyor. bunları yaparken de belli bir olgunluğa sahip olduğu verdiği karşılıklardan çok net bir şekilde göze çarpıyor. ancak bu haliyle üzerine gidilmesine de yelken açıyor diye düşünüyorum. önemsediğini çok belli ediyor. hani böyle devamlı kızdırılıp tepki verince gülünen tatlı amcalar olur. onlara takılmak çok zevklidir. bu şekilde tepki vermeye devam ettiği müddetçe diğer arkadaşların vazgeçeceğini sanmıyorum.
sözlükte yazıyorsak, her türlü eleştiriye açık olmamız gerekir. tahammül eşiğimiz de biraz yüksek olursa tadından yenmez.
umarım bu yazdıklarıma alınmaz, nick altıma ağlama melis yazmaz çünkü böyle şeylere gerek yok mike. zira gülümseyerek yazdım bu yazıyı.
benim, yazdıklarımla değil, diğer yazarların nick altına abanarak prim yaptığımı zanneden yazar. hiçbir zaman böyle olmadım. düşüncelerimi ve görüşlerimi doğru bir dille aktardım. beğenmediğimi eleştirdim, beğendiğimi övdüm. katılan katılır, katılmayan katılmaz, o ayrı.
zaten üslubuma ve kalemime biraz göz atsaydı, yanlış düşündüğünün farkına elbet varırdı.
saldırıya uğramış yazardır. bir şehre saldırdığınız zaman o şehirdekiler saldıranların ne kadar ince üsluplu, gönül adamı olduğuna değil, üzerlerine saldırdığına bakarlar. insanlara taş atarken "ben, üslubum, kalemim" edebiyatı yapmak abes kaçar. kendiniz bar bar bağırırken "benim güzel müziğimi duymuyorlar ki" edebiyatı yapamazsınız.
"soykırım oldu yeaa" demeyen yazardır. dedikleri çarpıtılmamalı ve lafları cımbızla alınıp alay konusu edilmeye çalışılmamalıdır. kaldı ki yeri geliyor suçun alasını işleyen pkk'yı da eleştiriyoruz. sözlük güncel siyaset yapma veya herkese belli şeyleri zorla söyletme platformu değildir. gözünü kan bürümüş insanlık suçu kışkırtıcısı olmaktansa, kadın-çocuk demeden insanların tartışmalı yorumlar uğruna öldürülmesini, eziyete uğratılmasını savunmaktansa "sevgi pıtırcığı" olmayı da onlarca kez yeğlerim. ayrıca tarafıma "başbakana yalakalık yapma" ithamı getiren o entryde asıl eleştirilen başbakanın bu konuları demagoji amaçlı olarak gündeme getirmiş olmasıdır. kaldı ki tarih merakım da başbakan beyanat verdikçe "aaa?" diye bir şeyleri öğrenme düzeyinde değildir. kafadan çakma amaçlı olarak okunmazsa ne denmek istediği daha kolay anlaşılacaktır. yoksa derdimiz polemikse sabahtan akşama sözlükte havanda su döveriz, kimseye de 5 kuruş faydası olmaz.
dersim olayları ile ilgili neler yazdığım da ilgili başlıklardan gidilip açılır okunur. ama genel olarak söylersem, orada bir isyan yaşandığını, devletin bu duruma müdahale etmesinin normal olduğunu, öte yandan isyan bastırılırken orada ölen (ve sonradan sürülen) insan sayısının bu tarz bir olay için, devletin resmi rakamları baz alındığında bile çok fazla olduğunu düşünüyorum. yani bir orantısız güç kullanımı olduğu anlaşılıyor. hiçbir entrymde de bunu soykırım olarak nitelemedim, kaldı ki o zamanki devlet yetkililerine de empatiyle yaklaşmak gerektiğini de yer yer vurguladım.
çok yakın tarih dışında tarihi hiçbirimiz şahsen yaşamadık. bu nedenle tarihi öğrenme yolumuz farklı bakış açılarından olaylara yaklaşabilen muteber kaynakları inceleyerek kendi kanaatlerimizi üretmek olmalıdır. bunu yaparken de tek kaynağı , hele hele birincil kaynak değilse, bire bir sahiplenmekten kaçınmalıyız. hele ki okulda bize böyle okutuldu diyerek hap yapılarak yutturulmuş bilgilere sorgulamaksızın aynen itibar etme konusunda da -en azından idrak edebileceğimiz yaş ve tecrübeye ulaştıktan sonra- dikkatli olmalıyız.
mesela osmanlı beyliği 1299 yılında bağımsız oldu diye biliriz. çünkü okul kitaplarımızda böyle yazar. dolayısıyla sokaktaki adamın bunu böyle bilmesinde şaşılacak bir şey yoktur. benim ulaşabildiğim bilgilere göre bu tarihin kaynağı, 20.yy. başlarında osmanlı tarihçisi efdaleddin bey'in yaptığı bazı incelemelerdir, ki muhakkak adam bunu ciddi araştırmalarla ulaştığı kanaat sonucu ortaya koymuştur. sonra da bu bilgi okul kitaplarına girmiştir. son yıllarda saygın ve birincil kaynaklara en vakıf tarihçilerimizden halil inalcık osmanlı beyliği'nin bağımsız olduğu tarihin 1302 olduğu yönünde bir görüş ileri sürdü, ki bence doğruluğu-yanlışlığı konusunda kesin görüş beyan etmek zor olmakla birlikte saygın ve bilimsel bir iddiadır. gelgelelim sözlükte çok bilmiş bir vatandaş (gerçekten şimdi nickini hatırlamıyorum, hatırlasam da zikretmek gereksiz çünkü yorum şahsına değildir) okul kitaplarında okuduğu 1299 yılını o kadar değişmez gerçek olarak benimsemiş olacak ki, "kimmiş bu halil inalcık, neresinden uyduruyor 1302'yi..." babında zehir zemberek bir entry döşenmişti. velhasıl, okul kitaplarımızda okuduğumuz bilgilere tabii ki itibar edebiliriz, etmeliyiz; ama bunları vazgeçilmez, değişmez gerçeklerden ibaret görüp her türlü tartışmadan münezzeh sanmamalıyız. yoksa iddiamız doğru da olsa, yanlış da olsa, yukarıda örneklediğim yazar arkadaşın tavrı içine düşeriz ve bu da dışarıdan bakınca hiç hoş görünmez.
sözlüğe dinamizm kazandırdığını düşündüğüm (akışkanlık- devamlılıkta denilebilir)aklı selim yazar. hem birçok başlığın altında entrysini görmekteyim hem entryleri bana yakın gelmekte hem de sağduyulu ve akılcı olmakta yazılanlar.
dinamizmden kastım bu. enerji, sinerji,elektrik, akışkanlık, akılcılık, kışın tembelliğinin aksine hızlılık... hepsi var, daha ne olsun?
bkz larından canı yanan bazı yazarların literatürünü araştırdığı ve nick altını ziyaret ettiği bir yazardır. bilgi içerikli pek çok entry ve başlığı da vardır da bazı "yarası olan gocunur" yazarları bunları zahmet edip okumazlar, okurlarsa da eksilerler.
"beş para etmez romantik" diye bana hakaret edilmeye çalışılması hoşuma gitti. hakaret etme çabasının sahibi beni küçültmeye çalışırken kendisini küçültmüş. ama açıkçası romantik sözünden rahatsız olmadım. keşke ırkçılığa bayılıp beni romantik diye aşağılamaya çalışan eşhas, hadi kendisi kaç para eder tartmamasını kenara koyalım, bir damla olsun romantik olmayı, bir damla olsun hayata gözünü kan bürüyerek değil de, insana kıymet verek bakmayı deneseydi. o zaman belki sözlük de, hayat ta biraz daha renklenir ve güzelleşirdi.
sahiden ben fazla yazmayayım nick altıma. yazanlar zaten kendi düzeyini ortaya koyuyor, herkes de kimin ne olduğunu görüyor. ee, ne oldu, bayat komiklik denemeleri yaptın, eşcinsel imasında bulundun (sonra aslında kendini küçülttüğünün farkına vardın, entryni edipleyip o kısmı sildin). faşist dedin. boyun uzadı mı? memnun musun şimdi, kendini daha iyi mi hissediyorsun? sadece gülüyorum böyle yaparak beni küçülttüğünü zannedenlere. yazdıkça herkes kendi düzeyini çok net ve güzel koyuyor ortaya şu sözlükte.