saçların sıfıra vurulması esnasında terletici de bir etkisi vardır.zira tıraş olan birey berber usturayı ya kaydırırsa ya bi daha göremezsem gibisinden düşünürken berber niye terliyosun ki yıkanmış kadar oldun ahahah gibi espiriler yaparak olaya ayrı bir boyut kazandırır.tıraş olan kişi tıraş bittiğinde kafayı bir daha sıfıra vurdurmayacağına dair kendine söz verir tıraş makinesiyle mutlu bir yaşam sürer.
traş olmak için yapılmış, kesici alettir **. eski olanları, bir bıçak ağzı gibidir ve devamlı keskinleştirilmesi gerekir. bu keskinleştirme işlemine bileme denmesi tamamen yanlıştır. üzerine macun sürülmüş, deri kayış üzerinde gidip gelmesi işlemi, usturanın kılağısını almak içindir. ustura ile traş olurken çene altına çok dikkat edilmesi gerekir. sert sakalları kesecem diye kasarken hart diye boğaza kayma ihtimali vardır ki en tehlikelisidir. yapılırken katanalara uygulanan benzer işlemler uygulanır ve bu yüzdendir ki orjinal ustura bulmak zor ve pahalıdır. istanbul da tahtakale zaza han da kolaylıkla bulunabilir ama plastik saplı olanı bile 50 ytl den ucuz değildir. burada satılan keskinleştirilebilir usturalar kullanma amacı gütmeyip, süs amacı ile satıldığından su ile tamasından sonra hemen kurulanması gerekir. evet acı gerçek paslanmaz çelik değillerdir. paslanır hem de öyle bir paslanır ki pas-çöz gibi kimyasallar bir bok yiyemez. kılağısını alma işlemi ise başlı başına bir sorundur. o kadar uğraşırsını ve bakarsınız ki daha çok körelmiş. her işteki gibi ustalaştıkça güzelce kılağısını alıp, keskin bir şekilde kullanabilirsiniz. diyeceksiniz ki bu ustura bilenmez mi? elbette bilenir ama bunu öğrenmesi ve uygulaması gerçekten çok zordur. sıkıştırılmış keçe üzerine ustura, bir peygamber sabrı ile sürtmek gerekir. usulünü bilmeden yapınca ustura bildiğiniz ekmek bıçağına dönüşür ve bi boka yaramaz. ustura ile uğraşmaya hiç değmez ve oranızı buranızı kesersiniz ve bu garantidir. en iyisi alın bir gilette mac3 turbo onunla traş olun. dersiniz ki ustura ile oramı buramı kesmek istiyorum ama çok acı da çekmek istemiyorum. o zaman alın bir jilet takılabilen bir ustura girişin sakallara. yanaklardaki sinekkaydılığı doyasıya yaşayın. surattaki ve boyundaki tehlikeden sonra, etek traşı olmaya kalkarsanız aletten bile olabilirsiniz.
güzel bir yasemin mori şarkısı. deli bando'dan. kırmızı kurnaz tilki kırmızı kurnaz tilki kırmızı kurnaz tilki.
ustura gibi çarkın ve her dönüşte yan buluyor
yüzün kana bulanıyor
uu insafsız
şiddetin de yol buluyor
içinde parçalanıyor
gazla gidelim gazla
dolanıyor
gazla gidelim gazla gidelim
dolanıyor
kırmızı kurnaz tilki
ustura gibi çarkın ve her dönüşte yan buluyor
yüzün kana bulanıyor
uu insafsız
şiddetin de yol buluyor
içinde parçalanıyor
güneşim vardı suya düştü
hiç çıkmıyor oniki gündür
yıldızlar vardı bir bir kaydı
ama şimdi hepsi yerli yerinde
parçalayabilir
susturamaz
durduramaz
ve şenlik var sensizlik var
kırmızı kurnaz tilki
aşkın ellerine düştü
yıldızlara dolardı düştü
kırmızı kurnaz tilki
aşkın ellerine düştü
yıldızlara dolardı düştü
sorma
ah sorma
neyin var neyin güçlü
neyini aldılar neyin ızdırabı peşine düştü
yasemin mori'nin ikinci albümü deli bando'dan mutsuz punk muadili melankolik bir şarkı.kırmızı kurnaz tilki ile kırmızı bir atın bağlantısı olduğunu da düşündürmüştür.
Kökenini araştırmadım ancak dilimize, sanskritçeden geldiğini düşündüğüm kelime.
Zira eski zamanlarda budistler, kafalarını ustura ile traş ederlermiş. Bunu anlatan hintli hoca bizim telaffuz ettiğimiz gibi telaffuz etmişti usturayı. Direk, "ustura" olarak.
Hatta bir bilgi daha, ustura çok keskin, kullanılması zor ve dolayısıyla ustalık gerektiren bir alet olduğundan; yalnızca büyük budist rahipler kafalarını ustura ile traş edebilirmiş. Ustura bile hiyerarşik bir yapının parçası olmuş zamanında. Belki halen devam ediyordur.
