şekil olarak cok zarif bir balıktır. desenleride çok harikadır. kuyruğa doğru bedeninin aniden incelmesine karşın, orta kısımları çok dolgundur. istanbul boğazında tutulanları yağlı ve lezzetlidir. kış aylarında tüketilmelidir. yazın çanakkale dolaylarında tutulanlarına rağbet edilmez. yağsız olduğundan kuru bir tada sahiptir.
kalınca olanlarından uskumru dolması yapılır.
öncelikle ızgarası tercih edilmelidir. imkan yoksa tavası da olabilir.
eskiden boğazda o kadar çok tutulurmuş ki, millet bolluktan uskumruları çiroz yaparmış.
denizlerimizde artık pek bulunmadığından, yeni nesillerin tezgahlarda norveç uskumrusunu göre göre "donmuş bir balık türü" olarak bildiği, aslında çok lezzetli, zebra ya benzeyen bir cins balık.
pijamalı balık.
Kolyosa çok benzeyen ve sürüler halinde dolaşan göçmen bir balıktır. Denizlerimizde 30 cm civarında olan uskumru Kuzey Denizinde 50 cmye kadar büyür. Yaz aylarını Karadenizde geçiren uskumru Eylül ve Ekim aylarında Marmaraya iner ve kışı burada geçirip yumurtlar. Mart ilâ Haziran aylarında da Karadenize döner. Uskumru büyüklüğüne göre üç değişik ad ile adlandırılır. En küçüğü kalinarya’dır. 20-25 cm civarında ve yağlı olanları uskumru, dönüş uskumrusu ise çiroz olarak adlandırılır. Yazın yakalananlara ise lipari denir. En lezzetli olduğu dönem Eylül ayından yumurtlamaya başladığı Ocak ayı sonuna kadardır. Bu süre içinde ızgarası, kağıt kebabı, dolması, köftesi ve tuzlaması çok güzel olur.Bu mevsimlerde yağlı olduğundan tavası tavsiye edilmez. Şubattan itibaren yağını kaybetmeye başladığından tavası yapılabilir. Yazın yakalananlar ise pilaki ve tava için uygundur. ilkbaharda Karadenize dönüş yapan çirozlar kurutulur. Esas adı çiroz kurusu olan bu kurutulmuş balığa geçen zaman içinde ismi kısaltılarak yalnızca çiroz denmeye başlanmıştır.
bunun baltık denizi'nde tutulan türünün * ülkemizde palamut olarak satıldığı balıktır. çünkü 2 balık ta aynı aileye girdiği için birbirine çok benzer. bilmeyenler için söyleyeyim uskumru, palamut, kolyoz ve ton balığı Scombridae yani uskumrugiller ailesine girer.
bu hafta palamut 12 lirayken 1.5 tl olan balıktır. normalde de böyle oluyor. geçen haftada palamut 6 lira iken bu güzel balık 1.5 liraydı. ancak yedikten sonra mideye ağırlık çöktürüp ağızdan aç çıkarma işleminde tadı ağza geliyor.
bugün spordan önce protein olsun diye yediğim uskumru bağırsaklarımı ve midemi bozup vücut antremanında beni 3 kere tuvalete götürünce niçin 1.5 lira olduğunu anladım efendim.
bu balık dünyanın en lezzetli balığı olsa bile; spor yapacağınız gün içinde kesinlikle tüketmemeli ve eğer balıkçınıza güvenmiyorsanız direk halden alınız. ki ben her zamanki balıkçıdan almama rağmen midemi hafif bozmuştur.
bu balığın olayı norveç'den donuk halde gelirken türkiye'de çözülüp balıkçılar tarafından size tekrar donduralarak satılmammasıdır.
eminönü'ne yediğiniz balık ekmekler de bu balıktandır. saf turistler memleketlerinde bolca bulunan balığı eminönün'de de yiyorlar. *. neyse ne diyordum, kışın soğuk havalarda yemenizde problem teşkil etmez ama sakın ola ki havanın sıcak olduğunu dönemlerde balık ekmekçilerden yemeğin. yediniz mi? tuvaletin yakınlarında dolaşın.
bazı balıkçıların balıktan anlamayan müşterilere palamut diye kakaladıkları yerlisi pek kalmamış (erdekcivarında eylül-ekim'de oltayla tutulanlarını biliyorum) muteber bir balıktır.
bak 2006 da ulasbora açmış başlığı artık denizlerimizde kalmadı demiş.
allah tan denizler kendi kendini yenileyebiliyor ki bu yıl bol olacağa benziyor. yazın ortasında yemek kısmet oldu hemde super yağlı, dolayısıyla lezzetiydi.
tezgahlara çıkmaya başlayınca abanmadan bol bol yiyin ama hakkat abanmayın da fiyatı artmasın.
tv de bi balıkçı da aynı şeyi söyledi, 20 25 yıldır yoktu bu sene var diyor.
bu sene 3 hafta boyunce kısa kısa akınlar yaptı ve çok süper oldu. düşünsene nesli tükendi dediğimiz balığı 30 tl ye yedik.
işalla seneye 2 ay sürer de dolma yaparız.
