filmin bu seneki en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi erkek oyuncu, en iyi yardımcı kadın oyuncu, en iyi uyarlama senaryo gibi 6 dalda oscar adaylığı vardı.. malesef ki törenden eli boş döndü..
aslında film bize şunu anlatmak istiyor sen bir boşluksun, sen benim hayatımda sadece bir molasın. şimdi ne demek bu film 2 benzer insanın bir otel odasında sevişmesi ve bunun ara sıra tekrarlaması ama bunlardan sadece birinin bunu daha ileriye götürmek istemesi diğeri götüremez çünkü evli ve çocuklu o sadece onun için moladan ibaret. ama bizim erkeğimiz kendi hayatının kurmuş emin hayat felsefesinden ve bir çok insana göre daha mutlu gözüküyor (bu arada insanlar illa evlenip çocuk sahibi olup evrime katkıda bulunmak zorunda değiller bunları yapmadanda mutlu olup ölebilirler birbirlerini çok sevselerde buluşacakları yer yine toprak değil mi? ) ama film bize o kendinden emin adamı alıp kafasını karıştırıp aslında istemediği bir şeyi istiyormuş gibi yapmasını sağlayarak adamı olduğundan daha depresif bir halde bırakıyor. Film sonunda herzamn sıradan olmaktan vazgeçmemek gerektiğini vurguluyor evlen çocuk yap ve yanlız ölme sadece bu yanlız ölme ne istediğinin ne yapmak istediğinin bir önemi yok yanlız ölme yeter bunun için korkunç bir evliliğe katlanmak gerekiyorsa bile bunu başar. eğer bunun yapmazsan diğer insanların hayatlarındaki küçük bir moladan ibaret olursun başka bir şey değil.
Thank you for smoking ve ve juno ile büyük beğenimi kazanan jason reitman'ı favori yönetmenlerim arasına sokmayı başarmış filmdir.Belli kalıplara ve türlere sınırlı film yapmayı sevmeyen Jason Reitman yer yer komedi yer yer de hüzün içeren muhteşem bir iş çıkarmış yine,Avatar fırtınası olmasa Golden Globe ve Oscar için de şanslı derdim ama pek sanmıyorum.
(bkz: aklı havada) filmi.
Kadın la erkek sürekli seyehat halindeyken buluşup birlikte olurlar bir nevi sevgili olurlar. Erkek filmin sonlarında dayanamayıp kadının evine gider ve kadının çocuğu ve kocasını görür. Biraz uzaklaştıktan sonra kadını arar be kadına neden evli olduğunu bana söylemedin der. O da bu benim hayatım bu ayrı sen ayrısın der. Ve dahası benimle birlikte olmak istediğin Zaman telefon açman yeterli der yinede güzel filmdi.
67.Golden globe ödül töreninde en iyi senorya dalında odul almış film oscarda Avatar gibi bir rakibin karşısında en iyi film ödülü kazanması imkansız gibi görünüyor.
noelin amerikalilar arasindaki yeri onemlidir. cunki amerikan aile yapisinda genellikle fertler
arasinda baglar oldukca zayiftir, herkes kendini isine adamistir ve noel ailenin sene icinde bir araya gelme firsati buldugu bir iki tatilden birisidir. ailenin, sevdiklerinin insanin hayatindaki onemine deginen "up in the air" in noel zamaninda gosterime girmis olmasi da sanirsam tesaduf olmamali.
goerge clooney bu filmde benim ilk kez gordugum bir meslegi icra ediyor. calisanlarinin islerine son vermek isteyen isverenler, onlarin bu durumu olabildigince makul karsilamalarini, fazla sorun cikarmamalarini saglamak amaciyla, bir firmadan isten insan cikarmanin erbabi olmus elemanlar kiralayip, bir nevi kirli islerini onlara yaptiriyorlar. iste clooney* bu "kovucu" larin en tecrubelilerinden. hayati bir sehirden digerine seyahat edip insanlari islerinden kovmakla geciyor. yogun is trafigi yuzunden kendi evine senede sadece 40 gun ugrayabiliyor. havaalanlarini ve otelleri evi olarak benimsemis artik iyice. ailesinden kopmus, neredeyse hicbir dostu yok, ama kendini bir sekilde bu yasamin ideal olduguna inandirmis. sevdiklerinin, deger verdiklerinin ona yuk olacagini, onlardan ne kadar uzaklasirsa o kadar rahat olacagini dusunuyor. havaalanlari, oteller ve insanlari islerinden kovmaktan ibaret yasaminda kendisini surekli insanlarla cevrili goruyor ve kalabaliklar icinde yalniz oldugunu kabullenmiyor.
filmde yer yer insani gulumseten sahneler olsa da karamsarlik duygusu daha hakim. bircok iscinin kovulma sahnesi uzun uzun islenmis ki ozellikle ekonomik darbogazin hakim oldugu su gunlerde bu isten cikarilma sahneleri daha da stres verici olabilir. ayrica clooney nin bir sure sonra icinde bulundugu yalnizligi fark etmesi, yasadigi hayal kirikliklari ve bunun uzerine duydugu umitsizlik oldukca inandirici bir sekilde ekrana yansitilmis. hem clooney nin haline hem de kendinizi yalniz hissedip kendi halinize uzulebiliyorsunuz.
genel olarak bakildiginda clooney ve basrollerdeki diger iki kadin oyuncu rollerinin hakkini cok iyi vermisler, senaryo ise bircok kliseyle dolu olmasina ve sonunun tahmin edilebilir olmasina ragmen vermek istedigi mesajlari sikmadan, dogal bir yolla izleyiciye gecirebilmesi acisindan oldukca basarili. 2009 un one cikan filmlerinden ve bana gore sinemada olmasa bile izlenmesi gereken bir film. ayrica clooney icin en iyi erkek oyuncu oscari getiren film de olabilir.