unutulmuş unutulanları unutmayan unutkan

entry3 galeri0
    1.
  1. 2.
  2. birlikte yazdıkları oyunu, usulünü bozarak oynadılar kimi zaman. misketler yerlere saçıldı; kimi şeffaflaştı, kimi siyah pelerinine daha bir sıkı sarıldı.

    siyah güvercin mızıkçılık yaptığında beyaz güvercin kurallara uyuyor, beyaz güvercin gerçeğe döndüğünde siyah güvercin zift gibi sözleriyle büküyordu onun gururunu.

    unutkanlıkla suçlanan beyaz güvercin, eline hiç konmayan kırlangıçlar için kırgındı... hatırlaması gereken bal hiç çalınmamıştı dudaklarına. affetmek değildi unutmak bazen; oyunun kuralıydı.

    sorun, oyun karşılıklı mı oynanıyordu yoksa bu oyuna siyah güvercin hiç katılmamış mıydı? misketler yerlere saçıldığında, oldukları yerlerde bırakılmalı mıydı? tekme atıp tozu dumana mı katmalıydı? gerçek sandığı, oyun muydu? unutulduğu için unutulan siyah güvercini unutmayan beyaz güvercin her hatırlatmasında, oyuna bir kez daha çağrıldı, her yenisi yeni misketlerin kırılıp açılması değil, siyah pelerinler giyinen gereksiz misket yığınları olacaktı. korkulu, koyu, kapalı, bulutluydu hava. beyaz güvercin oyuna tekrar dahil oldu, pelerinlerin yere düşmesi umuduyla.
    1 ...
  3. 3.
  4. pelerinler yere düştü, oyun tek taraflı bozuldu. misketler yine tek taraflı açıldı. gerçekle oyun birbirine karıştı. oyunbozan olmak mı daha kötüydü, hep soyulacak deri bırakmak mı yedeğe. deriler aynı anda soyulmadı, oyun bitmedi, gerçek bitti.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük