- hayrola bugün çok geciktin şaban abi.
- bi durum oldu da.
- ne o karı kız dalgası mı?
- bildiğin gibi değil.
- anlat be kardeşim, anlat ...
- binerken yanıma oturdular. O saat alarmı almışım. Emirganin orda anlıyor musun? Bi ters garda getirdim ikisini de o saat baktım tavdalar. Milleti indirdim kavşakta, siz kalın dedim kızlara. Ihh mihh dediler. Ulan dedim keserim kulağınızı ha! Çektim surların oraya. Ver allahım ver, ver allahım ver. Bir ona bir ona, bir ona bir ona...
atıl kurt - hayri esen.
nayır nolamaz. - abdurrahman palay
şij şok kaba, şok şert bir injanşınız kujum. - adalet cimcoz
nihahahaha - saadettin erbil.
lan garı - rıza tüzün.
bir de baktım türkân hii ay parçası gibi nutuk tutuldu böyle. hani heykel olmuşum heykel, ev eşyası gibi kalmışım. “kız ya, sen bu kadardın” dedik demedik, atladık arabaya doğru. iki laf ettik baktım ağzından bal akıyor, yav yok böyle şey be. hani o yolları, o bolu dağlarını geçtik mi, uçtuk mu nimete kör bakayım hatırlamıyorum ha! ya beş saatte girmişim ankara’ya. sonra kız emanet ya gece attım iskemleyi kapısının önüne, iki paket de cigara, sabaha kadar oturdum iyi mi?
ertesi gün verdi imtihanı atladı arabaya. yav kız değil afet be. hani giderken uçuyoduk ya, dönüşte kaplumbağa. böyle otuz kırk kilometro diyorum. “niye?” diye sordu birkaç kere, “bozuk mozuk” dedik, yersen tabi. yol bitecek diye ölüyorum abi. sonra bitti o yollar iyi mi? kasımpaşaya geldik, elimi sıktı, “gene görüşelim” dedi, “teşekkür ederim, senin kadar tatlı, iyi bir insan görmedim” dedi. böyle içimden bir şey aktı kalbime oturdu kurşun gibi. sonra elini salladı. allah kahretsin yani erkeklik olmasa ağlayacağım be. üç, beş gün gelemedim kendime. ya buram yanıyor abi, nah, direksiyon, yol, taş, viraj… ya trafik memurunu türkân görüyorum iyi mi? sebepsiz yere doluyor gözlerim. ne yemek, ne içmek. durup dururken bir ağlama. ölüyorum be!...
60'lı yılların vahi öz filmleri, bu anlamda birer şaheserdirler. diyaloglarda o denli içten ifadeler vardır ve o denli doğaldırlar ki aynı repliği 10 kez üst-üste izleseniz her seferinde ayrı bir tat alırsınız.
- neden getirdiniz beni buraya?
- bak! delikanlı, gülsüm'ün peşini bırakacaksın!
- fakat ben onu büyük bir aşkla sevmekteyim.
- hadi ordan teres! seni tetkik ettirdim. zengin dullara jigololuk yapmakta, kazandığın kirli paralar ile bu pavyon senin-o pavyon benim, kumarhaneler-meyhaneler, nerede akşam-orada sabah, süfli bir hayat sürmektesin, bilmiyor muyum zannediyorsun?
- öyleydi evet! gülsüm'ü tanımadan önce öyleydi lakin, tanıdıktan sonra maksatsız hayatımın seyri değişti. kendime çeki-düzen verdim. sizi temin ederim kızınızı mutlu edeceğim.
- ulan çulsuz! baksana sen benim gözlerime! kızını çakallara yem edecek baba gözü var mı bende? al şu masada duran çantayı da kaybol hadi! bir daha gözüm görmesin seni.
- satılık değil benim aşkım! lütfedip bana imkan verseniz, bunu size ispatlayacağım.
- bak! "demedi" deme. seni bir daha gülsüm'ün etrafında dolanırken görürsem kırarım bacaklarını! şimdi yıkıl karşımdan, mel'un.