unutulmaz replikler

    9.
  1. imam: Hadi gömün.
    Kemal Sunal: Aman dikkat et kardeş başı bu tarafa gelecek.
    imam: Olur muuuu yalnış iş yapıyorsun başı kıbleye gelecek.
    K.S: Ne kıblesi? Canım kalkıp namaz mı kılacak? Sen başını bu tarafa ver.
    imam: Çarpılırız oğlum başı kıbleye gelecek çevirin tabutu
    K.S: Yoo hortuma gelecek sen çevir.
    imam: Olmaz kıble
    K.S: Hortum
    imam: Kıble
    K.S: Hortum
    imam: Lan delirdin mi sen hortum da nolii?? Çevirin tabutu
    K.S: Ulan Sülo kusura bakma gittin kardeşim kıbleyi hesap edemedik.. (Davaro).
    11 ...
  2. 79.
  3. --spoiler--
    insanın söylemek isteyip de hani söyleyemediği sözler vardır ya. hani kanser gibi, böyle büyüdükçe büyüyor... büyüdükçe büyüyor... anladın mı? seni gördükten sonra leyla, sen öyle büyüdün ki içimde her yanım sen oldu. anlıyor musun? sonra ben sensiz olamadığımı anladım. yalanlar söyledim sana, bissürü yalan söyledim sana, evet. bu yalanlar öyle büyüdü ki kaçıp gideceğinden korktum. hep böyle bir korku vardı içimde. işte sen içimdeki o korkuydun leyla. senin yanında mutsuz olmaya bile hazırdım ben. hani dünyaları verseler, anladın mı, dünyaları verseler vazgeçmem derler ya, öyle olmuyormuş işte. o kadar basit değilmiş, leyla. birinin çıkıp başkalarını düşünmesi gerekebiliyormuş yani, anladın mı? onların mutluluğunu, sevgilerini, acılarını... ne bileyim. bazen sevmek, leyla, fedakarlık yapmayı gerektirebiliyormuş. anlıyor musun? ben seni hep beklerim. bir saat de beklerim, bir ömür boyu da beklerim.
    --spoiler--

    (bkz: leyla ile mecnun)*
    9 ...
  4. 96.
  5. 80.
  6. "Bir şeyin canını yakması için illa yanlış olması gerekmez ki."

    (bkz: fakat müzeyyen bu derin bir tutku)
    9 ...
  7. 7.
  8. ''Bak beyim!

    Sana iki çift lafım var. Koskoca adamsın. Paran var, pulun var, herşeyin var. Binlerce kişi calışıyor emrinde. Yakışır mı sana ekmekle oynamak? Yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu, karda kışta sokağa atmak, aç bırakmak? Ama nasıl yakışmasın! Sen değil misin öz kızına bile acımayan, bir damlacık saadeti çok gören.
    Anlamıyor musun beyim, bu çocuklar birbirini seviyor. Ama ben boşuna konuşuyorum. Sevgiyi tanımayan adama, sevgiyi öğretmeye çalışıyorum. Hıh, sen, büyük patron, milyarder, fabrikalar sahibi Saim Bey!
    Sen mi büyüksün? Hayır, ben büyüğüm!
    Ben, Yaşar usta!
    Sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç! Gözümde pul kadar bile değerin yok. Ama şunu iyi bil, ne oğluma ne de gelinime hiçbir şey yapamayacaksın. Yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi. Çünkü biz birbirimize parayla pulla değil, sevgiyle bağlıyız. Bizler birbirimizi seviyoruz.
    Biz bir aileyiz. Biz güzel bir aileyiz.
    Bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun?
    Dokunma artık aileme! Dokunma çocuklarıma! Dokunma oğluma! Dokunma gelinime! Eğer onların kılına zarar gelirse, ben, ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben, Yaşar usta, hiç düşünmeden çeker vururum seni!
    Anlıyor musun, vururum ve dönüp arkama bakmam bile!''
    yaşar usta
    12 ...
  9. 2.
  10. -benden nefret mi ediyorsun?
    +seni düşünecek vaktim olsaydı, inan senden nefret ederdim.

    (casablanca)
    8 ...
  11. 81.
  12. https://www.youtube.com/watch?v=Q1wGfz4_epg

    --spoiler--
    bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. mevlanakapı’da. babası zabıtaydı. alkolik hasta bi adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. bu anasıyla yoksul, perişan... bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bi şeyler. bi de zagor vardı. (burda müzik girer) bizim eski evin kiracısının oğlu. babası filimciydi yeşilçamda. cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte. ama sevimli, yakışıklı oğlandı. bizimkine aşık etmiş kendini. ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar. öylece büyüdük gittik işte. ne bok varsa hep askerliği beklerdim. dört sene kaldı, üç sene kaldı... sonunda o da geldi gittik. bizde de herkes bunu bekliyormuş; gelir gelmez yapıştılar yakama. ev düzüldü, kız bulundu, çeyiz falan filan... nikahlandık. iki taksi bi dükkan verdi peder.... dükkanda koltuk moltuk satardım. bi gün bu orospu çıkageldi. hiç unutmam, görür görmez cız etti içim. böyle basma bi etek dizine kadar, çorap yok, üstünde açık bi bluz, saçlar maçlar... pırlanta anlıyacağın. şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle. kanıma girdi o gün. tabii taktım ben bunu kafaya. ertesi gün bi soruşturma... dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede. ama asıl zagor’a kesikmiş. zagor’da kaftiden içerde o sıra. bi gün, süslenmiş püslenmiş; zırt geçti dükkanın önünden. yazıldım peşine. tuhafiyeciye gitti, pastaneden çıktı; minibüs otobüs, geldik sağmalcılar’a; benim içimde bi sıkıntı. işi anladım tabii: zagor’u ziyarete gidiyo. bi tuhaf oldum, piçi de kıskandım. uzatmayalım çaresiz evlendik ötekiyle. o ara zagor içerden çıktı. sonra bi duyduk; kaçmış bunlar. altı ay mı bi sene mi; kayıp. hep rüyalarıma girerdi orospu. o gün dükkana gelişini hiç unutamadım. benimkine bile dokunamaz oldum. sonra bi daha duyduk ki iki kişiyi deşmiş zagor: biri polis, ikisinin de gırtlağını kesmiş. karakolda beş gün beş gece işkence buna. arkadaşlarının öcünü alıyorlar. kaltağa da öyle... önce öldü dediler zagor’a, sonra komalık. ankara’da oluyor bunlar. bizimki bi gün çıkageldi mahalleye. zagor içerde, en iyisinden müebbet. bi sabah dükkana geldim, baktım bu oturuyo. önce tanıyamadım. anlayınca içim cız etti. cız etti de ne? tornavida yemiş gibi oldu. çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bi surat... ama bu sefer başka güzel orospu. orhanın şarkıları gibi. kalktı böyle, dimdik konuşmaya başladı. dedi para lazım, çok para. zagor’a avukat tutacakmış. ilerde öderim dedi. esnafız ya biz de, “nasıl?” diye sormuş bulunduk. orospuluk yaparım dedi, istersen metresin olurum. içime bişey oturdu ağlamaya başladım, ama ne ağlamak! işte o gün bi inandım orospuyla tam yirmi yıl geçti. uzatmayalım, zagor’a müebbet verdiler. ama rahat durmaz ki piç! ha birini şişledi, ha firara teşebbüs; o şehir senin bu şehir benim, cezaevlerini gezip duruyo. orospu da peşinden. sonunda dayanamadım: ben de onun peşinden...
    önce dükkan gitti, ardından taksiler. karı terk etti, peder kapıları kapadı. yunus gibi aşk uğruna düştük yollara. iş bilmem, zanaat yok. bu tınmıyo hiç. ilk yıllar ufak kahpeliklere başladı, sonra alıştı. gözünü yumup yatıyo milletin altına.
    gel dönelim diye çok yalvardım. evlenelim, pederi kandırırım, zagor’a bakarız: yok. kancık köpek gibi izini sürüyo itin. n’aptı buna anlamadım. kaç defa dönüp gittim istanbul’a. yeminler ettim. doktorlar, hocalar kar etmedi. her seferinde yine peşinde buldum kendimi.
    bi keresinde döndüm, biriyle evlenmiş bu, hamile... beni abisiyim diye yutturduk herife. nedense rahatladım, ohh dedim, kurtuluyorum. bu da akıllanmış görünüyo. yüzü gözü düzelmiş, çocuk diyo başka bişey demiyo. sinop’ta oluyo bunlar. ben de döndüm istanbul’a. doğumuna yakın, zagor bi isyana karışıyor gene. hemen paketleyip diyarbakır cezaevine postalıyorlar. çok geçmeden bizimki depreşiyo gene; o halinle kalk git sen diyarbakır’a, üç gün ortadan kaybol... herif kafayı yiyo tabii. dönünce bi dayak buna: eşşek sudan gelinceye kadar. kızın sakatlığı bu yüzden.
    sonra çocuğu doğuruyo. durum hemen anlaşılmamış. ortaya çıkınca bi gece esrarı çekip takıyo herife bıçağı. çocuğu da alıp vın diyarbakır’a, zagor’un peşine. Allahtan herif delikanlı çıkıyo da şikayet etmiyo.
    ben o ara istanbul’da taksiden yolumu buluyorum. epey bi zaman böyle geçti. yine her gece rüyalarımda bu. zagor’un diyarbakır cezaevinde olduğunu duymuştum o sıralar. bi gece bi büyükle eve geldim. hepsini içtim. zurnayım tabi. bi ara gözümü açıp baktım: karlı dağlar geçiyo. bi daa açtım, başımda bi çocuk, kalk abi, diyarbakır’a geldik diyo. baktım, sahiden diyarbakır’dayım. bi soruşturma... kale mahallesi vardır oranın, bi gecekonduda buldum, malımı bilmez miyim? görünce hiç şaşırmadı. hiç bişey demedik. o gece oturup düşündüm. oğlum bekir dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle, yol belli, eğ başını,usul usul yürü şimdi.
    o gün bugün usul usul yürüyorum işte. hııh!
    --spoiler--
    11 ...
  13. 166.
  14. 181.
  15. 83.
© 2025 uludağ sözlük