mal sahibi mülk sahibi
hani bunun ilk sahibi
malda yalan mülk de yalan
var birazda sen oyalan.
(bkz: yunus emre)
ben sana gülüm derim gülün ömrü uzamaya başlar.
(bkz: yılmaz erdoğan)
aşk derdiyle hoşem el çek ilacimdan tabib
kılma derdime derman kim helakum zehri dermanundadur.
(bkz: fuzuli)
sen gelmeyince hatıra bilsen neler gelir.
(bkz: nabi)
medeniyet dediğin soymaksa bedeni
desene hayvanlar bizden daha medeni.
(bkz: mehmet akif ersoy)
karışmış birbirine gecem ve düşüncem
(bkz: laedri)
bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
sen say ki
ben hiç ağlamadım
hiç ateşe tutmadım yüreğimi
geceleri, koynuma almadım ihaneti
ve say ki
bütün şiirler gözlerini
bütün şarkılar saçlarını söylemedi
hele nihavent
(bkz: ahmet hamdi tanpınar)
ikiye yarılmışlık. Nedir bilir misin? Bir yanda aklın…. bir yanda kalbin…
Geçmişin ve geleceğin ortasında kalan zavallı bir şimdicik.
Mabedden içeri attığında ne hisseder insan, söyle, hiç bilir misin? Secdeye başını koyduğunda?..
Derken büyük bir alışveriş mağazasına girdiğinde? Koca bir cipin içindeyken meselâ, müziğin sesini açarken?..
Hiç gördün mü onu, hani şu bir yandan sesi arş-ı a’laya çıkanı, öte yandan kalbi büzüştükçe büzüşeni… içine, daha da içine çekileni?..
Bir elinde Kur’an, bir elinde ben, tam da ortasından yarılanı?..
Gövdesi bir yanda, başı bir yanda, çarşının orta yerinde ayaklar altında sürüneni?..
* * *
insanı.
Hiç gördün mü?
Ne yapacağını bilmez hâlde, kurban diye kendini sunarken.
Gözyaşlarıyla kendini iyileştireni. Hüzünle. Çaresizlik içindeyken. Ağlaya ağlaya kendi yaralarını kendisi saranı.
Değil meydanlarda, mescidde bile kıyam edemeyeni. Ayağı kalkmak nedir bilmeyeni.
Secdeden başını kaldıramayan o zavallıyı.
Okuyanı. Hep okuyanı. insanı. Kendini.
Gördün mü hiç?
Kalabalıkların arasında yine kendisiyle konuşurken…
Otururken, yürürken, koşarken… her daim… bile isteye kendini unuturken?..
Sordun mu ona, kimsin sen dedin mi? Tuttun mu elinden, sildin mi gözyaşlarını? Başını okşayıp teselli ettin mi?
Taşradayım gelemiyorum yanına diye özür diledin mi?
* * *
Bağışlanmak.
Bilir misin nedir?
VE dahî bağışlamak.
Affetmek, görmemek değil, görmezlikten gelmek… ihmal etmek… bile isteye… kül gibi savurmak günahları havaya, nedir hiç düşündün mü?
* * *
— “el-Emnu min’allahi teâlâ küfrun.”
Ömer Nesefî’nin Metn-i Akaid’inden muktebes bir kaide bu. Bir inanç ilkesi.
Asırlarca inanma tarzımızı belirleyen ilkelerden biri.
Neymiş anlamı?
— “Tanrı’dan emin olmak küfürdür!”
Zıddı ye’stir. Ümitsizlik de haramdır inanana, emin olmak da.
inanıyor musun, o hâlde Tanrı’ya güvenmeyeceksin!
O senden emin olacak, ama sen aslâ ondan emin olmayacaksın!
Hiç de adilce değil denilebilir. Zalimce bile görünebilir. Fakat sakın öyle deme, sakın öyle görme! Aşıkların ahlâkına ihanet etme ey talib!
Aşık sevgilinin nazından hiç emin olur mu? Onun için “elde var bir” diyebilir mi? Sevgilinin tebessümünü garanti etmeyi başarabilir mi?
Aşıkın gaye-i kusvası kurbiyyettir. O kurban olup canını canına vermek ister… sevgilinin ellerinde ölmek…. kendinden geçmek ister.
Aşık elde var birdir. Garantidir. Aldatılmayı göze alandır; kandırılmayı… reddedilmeyi… hatta terkedilmeyi… bir kenara öylece atılmayı…
Birileri onu onunla, onun adıyla kandırabilirler; şikayet etmez. Kendisi için değil, adı için bile kurban olmaktan çekinmez.
Mertebe mertebe… derece derece… safha safha…
Yaşamak gerek. Almak için değil, bir de vermek için sevmek gerek. Vermek için, vermek suretiyle, vere vere… karşılıksız… hep kendini borçlu hissederek…
* * *
inkâr edemediğim için inanıyorum. Cazibesinden kaçamadığım için. Çaresizim.
Bir ömür boyu kendini borçlu hissetmenin adıdır inanmak, biliyorum.
Aşık, defterinde alacak hanesi olmayanın vasfı. Hep verenin… aldatılsa bile güvenmek, emin olmak zorunda olanın… başkalarının koynunda olsa bile yâri sevmekten vazgeçmemenin…
Aşık, ele geçiren değil, bilâkis ele geçirilen, elde tutulan… “elde var bir” olan…
Güven veren ama güven duyması yasak olan.
* * *
Ümit kesme ama emîn de olma diyen sevgili!
Beni arada tutuyor ve usulca, korkuyla ümidin kucağına bırakıveriyor.
Güven verenler var oysa. Teminat verenler. Peşin peşin elini uzatanlar. Gönlümce aldatacaklarım var sırada. Bana yapılanları yapacaklarım. Sevmekten çok sevilmenin hazzını yaşayacaklarım. Naz edeceklerim. Dünya. Koca dünya.
Ama ben hiçbirini görmüyorum. Hiçbirini umursamıyorum. Hiçbirini hatırlamıyorum. Düşte gibiyim.
Ölmüşüm sanki."
kalp gibi kalp sahibi bir insanin kalbinden dökülen, kalemiyle, kağıdına özenle nakşettiği,unutamadığım mısralardır efendim