bir otelde kalırken oda arkadaşıma anahtarı bırakacaktım.anahtarı paspasın altına koyacaktım o da ordan alacaktı ama ben oda anahtarı yerine evimin anahtarını bırakıp alakasız bir yere gittim. hatırladıkça utanıp sıkılıyorum.
annemin mil, iğne, yorgan iğnesi gibi malzemeleri bulunan çantası yastıĞın altında kalmıştır. Ben de ne gerek varsa yatmadan önce o yastığa bir tekme attım. Yastık fırladı gitti Ama ayağımı yere basamadım, düştüm. Ayağım hareket edemiyordu. Bir baktım ki baş parmağımın 5-6 santim altına Gelecek şekilde yorgan iğnesi ayağımın altından girmiş, üstünden çıkmış. Asılıyorum çıkmıyor. Hiç kan da çıkmıyor. Annemlere seslendim, iğne kalın olduğu için zorlandılar. Ama sonunda çıkardılar.
Sonrasında tetanoz aşısı falan derken bütün geceyi uykusuz geçirdik.
Ne gerek vardı da o yastığa tekme attım hâlâ anlam veremiyorum. Galiba mallığım tutmuş.
2. kattan atlama olayım. ya evlenecektim ya atlayacaktım. üstelik bir şeyde yaşamadık. Yaşasak eyvallah diyeceğim ama kavganın ortasında, bir kapı açılma sesi ve ailesi. Ya atlamak, ya da evlenmek. Bütün mesele bu.
-beni çay içmeye çağıran işçilerin yanına gidip kusura bakmayın amele gibi geldim demek.
-evde gün olduğunu unutup çalan cep telefonunu açmaya öpücüklü kırmızı donumla gitmek üstüne kadınların bazılarının gülmesi bazılarının bağırıp çığırması.
-babamın dükkanı kapat demesi benimse fermuarım yerine gidip marketi kapatmam.
-derste konyağın etkisiyle uyuya kalmam uyandıranı arkadaş sanıp küfür etmem. *
-kız arkadaşımın annesinin telefonundan aradığını unutup annesini arayıp teyze beni aramışın demek.
-kız arkadaşıma kavganın ortasında köylüm diye hitap etmem. öyle tabi köylüm diye cevap vermesi.
-babaya aşkım demek.
-5 kişi 5 70'lik rakı içip kız arkadaşımı kaçırmaya kalkmam.
-iki kişi can dostumla zil zurna içip eda beray diye bağıra bağıra eve gitmemiz, edanın da berayın a... k.. siz kimsiniz denmesi. yanlış eve girmişiz *
ve fatalıty
kız kardeşi olan komşuma ''komşu kızı kardeştir kaldır kaldır yerleştir'' demem.
geçen sene final günü sınava giderken,yolda arkadaşa hararetli hararetli taktikle veriyodum.ona bakarak yürürken kaldırımdaki tabelanın direğine öyle bir kafa attım ki,bütün cadde dönüp bana baktı.o derece yani.rezil rüsva oldum herkes bana bakıyor.arkadaşım gülmemek için kendini zor tutuyor,rezilliğim artmasın diye.bende çaktırmıyorum haa gülüyorum o anda bişi olmadı yaa,sıkımtı yok,etrafa bakış atmalar falan.okulda farkettim alnım yumurta gibi şişmişti.saçımı öne yatırdım millet noldu demesin diye.
beni aldatan biri ona buna satan biri için ayrıldıktan 1 sene sonra bile hala acaba başkasıyla olsam konuşsam onu aldatır mıyım diye düşünmek. unutulmaz bu mallık. ama biter gider.
minibüsten inerken artistlik yapıcam diye minibüs tamamen durmadan atladım bu yüzden yere yapışmıştım. sadece minibüstekiler gördü. iyiki etrafta karı kız yoktu rezil olmadık.
14 yaşıma bastığım sene yazın altınolukta site içerisinde arkadaşlarla otururken yanımıza çok uzun bir adam ve yanında iki kadın geldi. fotoğraf makinasını uzatıp fotoğraf çekmemi istedi. çekecektim çekmesine; ama adam boyundan dolayı kadraja sığmıyordu. neyse biraz daha uzaklaşıp çektim, adam teşekkür etti o da bu sitede oturuyormuş ama arada bir geliyormuş.. muhabbet ettik biraz. o zamanlar boyum kısa olduğu için çok üzülürdüm. bu kadar uzun birini bulmuşken sorayım dedim ve aramızda şöyle bir konuşma geçti:
-sizin boyunuz çok uzun, çok mu süt içtiniz?
-haha yok çok basket oynadım ondandır.
-ben de oynadım basket; ama uzayamadım. peki bu boyun size bir avantajı var mı?etrafta çok ilgi çekiyorsunuzdur kesin.
-yani kem küm tabi ama..
-bence bu boyla ciddi ciddi oynasanız iyi bir yere gelebilirsiniz
-peki sağol ,
dedi ve gitti.
diğer gün öğrendim ki konuştuğum bu adam milli basketbolcu kerem gönlüm'müş.
eminim buna benzer bir şeyi bir çok kişi yapmıştır. böylesini yapmış mıdır bilmiyorum:
bir elinde çöp torbası, bir elinde içinde annenin lahmacun yaptırtmak üzere hazırladığı harçtan hangisini çöpe atmak? evet. daha da acayibi yanlış torbayı attığını ne zaman farketmek? evet. pideciye çöpü uzatmak. o kadar dalgın ve beter durumda olmak. pidecinin çöpü açıp dehşetle sana bakması. senin "kaç tane çıkar usta?" diye sorman, iyice sçıp sıvaman.
kitapçıda okumadığınız bir kitap hakkında atıp tutmak.
buraya kadar sıradan olduğunu biliyorum. ancak bunu, bu sırada yanınızda durmakta olan yazarın yanında yapmak ve size dönüp '' yok öyle yapmadık'' demesi, bu davranışınızı mallığa dönüştürür.
(bkz: o mal benim)
bakkaldan ekmek alıp parasını vermeden koşa koşa eve gitmek. kapının orda elindeki paraları görünce mallaşmak ve arkanı dönüp baktığında bakkal sahibinin seni izlemesi.
eskiden ekmek dolapları dışarda olurdu. ekmeği çalmışım gibi oldum. bi de o zamanlar mirkelam gibi koşar dururdum ben. normal insan gibi yürümüyordum. utancım hala tazedir. hatırladım, gene utandım.
bundan 1 sene önce halı saha ayakkabısı almak için bir mağazaya girmiştim, bi ayakkabıyı beğendim müşterinin birisini görevli zannederek ''pardon, şu ayakkabı ne kadar ?'' diye sordum e müşteride ''ben görevli değilim.'' dedi haliyle. Bende duyamadım kızı tam, mal gibi bir daha sordum ''bu ayakkabı ne kadar?'' kızın bi siktir çekmediği kaldı bana yerin dibine girdim o an hiç unutamam.
tarih dersinden 100 almamın sevinciyle okul bahçesinde arkadaşlarla dolaşırken beden eğitimi hocası doğum tarihlerimizi sorması bende tarih dersi anlamam sonucu 100 hocam demem.(beden hocasının cevabı şuna bi de siz söyleyin hele ne diyo bu).
90 numaralı Alsancak - Gaziemir otobüsünün klasik doluluğu sebebiyle arkadaşımla şoförün yanında yolculuk ettik yol boyunca muhabbet ettik arkadaşım ben ve şoför, günün 31 Aralık olması sebebiyle otobüsten inerken şoföre iyi dileklerde bulunmak istedim.
Söylemek istediğim: iyi yıllar.
Söylediğim: iyi bayramlar.
öğretmene anne diyen çok vardır ama benim mallığım daha kötü tarih hocasına babaanneğğ diye seslenmiştim ve kadın daha 41 yaşındaydı daha da kötüsü kadın yuh deyince hocam sesiniz kalın demiştim sözlümede baya yansımıştı.