şöyle bir düşününce gerçekten mal olduğuma karar verdirten mallıklarır.ilk üçünü sıralayacak olursam.
mallık no 1:üniversite 2. sınıfken dümdüz yolda, kar buz çamur yokken düz ayakkabılarla üstelik bölüm başkanı yar doç'un önüne düşmüştüm.hem de önce duvara çarpıp sonra adamın önüne düştüm.uzunca bir süre nasıl yapabildiğimi anlayamadım.
mallık no 2: son sınıfım bu kez de.derse gitmek için evden çıktım nasıl bir yağmur var sorma sözlük.tin tin gidiyorken önümde açık yeşil montlu kıvırcık saçlı bir minik çocuk yürüyor şemsiyesiz .hemen yardım edeyim mottosuyla ''napoçun çen ıslandın mı annecim'' diye yanaştım.aynı şemsiye altında gidiyoruz.çocuğun yüzüne baktım sakalları vardı sözlük.meğer adam cüceymiş.hayatımda ilk ve son bebek konuşması yapmam o oldu.artık bebekleri severken bile şebeklik yaparak sevemiyorum.
son mallığımsa bir hafta sonu çalıştığım yerden çıkıp memleketime geleyim dememle başladı.sonra sabahın körü gelir gelmez dönüş biletimi de aldım.o gün geldim, ertesi gün dönücem zaten sözlük.neyse ertesi gün otobüsü bekliyorum derken geldi.valizi verdim yerleştirdiler.tam yerime oturucam, her yer dolu.indim muavine cemkirdim.doğu taraflarına giden otobüslerde daha çok oluyor bu tür karışıklıklar, daha önce de benzer şeyler olmuştu zaten.muavin bileti aldığım yere yönlendirdi.neyse gittim tekrar ama nasıl çamurlaştım nasıl pisleştim sözlük.meğer benim bilet 4 numaraymış ve ben 6 numara sanıyormuşum.sonra tekrar gittim.bu sefer 4 numara da dolu.iyice tepem attı.tekrar gittim adamın yanına.olacak şey mi bu diye cemkirirken meğer benim biletim o firmadan değil rakip firmasındanmış sözlük.bir utandım bir utandım.tam arabaların oraya gidicem valizimin olduğu araba kalkmış.arabayı durdur, diğer arabayı beklet.çok rezil bir andı.
kaldırımın kenarındaki eğik ve pürüzsüz taştan ahenkle düşmem ve bunu yaparken hız treninde coşarcasına kollarımı havaya kaldırmam. ardından bu hareketime katılarak gülerken babamın "ne gülüyosun salak" diye sorması.
zorunlu stajım olduğu için bir dergiye başvurmuştum. kültür sanat dergisi diyelim. hiç okumadığım bir dergiydi ama diğer seçenekler arasında en iyisi o gibi görünüyordu. cv'mi gönderdim. hem de editöre. bir hafta sonra geri dönüş yaptı editör bana. neyse sözleştik ön görüşme için falan. sonra birden "ee takip ediyor musun bizim dergiyi en çok neyi seviyorsun?" diye sordu. tabi kıpkırmızı oldum ama telefonun ucunda olduğu için sallamaya karar verdim "tabi her ay olmasa bile arada alırım" dedim. adam pis bir gülüşle "tabi hiçbir fikrinin olmadığı dediğinden anlaşılıyor aylık çıkan bir dergi değil senede bir kere çıkan bir dergi bizim dergimiz" dedi. böyle mal gibi kaldım ama sözlük. hani hayatındaki en mal gibi kalışı hayal et. ondan daha mal gibiydi kaldım öyle.
"ehe he tabi" falan diyerek sanki hiç mal gibi kalmamışım gibi geçiştirmeye çalıştım. adam bana randevu verdi ama utancımdan gidemedim ya la.
o zaman 6, 7 yaslarindayiz.
teyzemin 2 kizi, bi de ben bayramlarda annaannemde bir araya geliyoruz ve cildiriyoruz tabi. dusunduk ne yapalim, ne yapalim diye.
bilen bilir bi donem yaprak sarma makinesi cok meshurdu. o zaman bekar olan teyzem de ceyizi icin almis, odaya birakmis.
dedik ki hadi yaprak saralim.
bahcede ne kadar icine camur konabilicek yaprak bulduysak toplayip bi guzel camurlu sarmalarimizi yaptik.
ama yetmedi. odanin halisindaki ciceklere
su vermek amaciyla haliyi curuttuk.
yetmedi annemin mutfaga gidip mutfakta cogu esyanin kayboldugunu gorunce odaya gelmesiyle gordugu manzarayla sonraki 2 bayram kuzenlerimle gorusme cezasi verip haliya cope atti.
geçen yaz, hastane aşırı kalabalık. yine bayram öncesi ve herkes gece 1-2 ye kadar çalışıp tatile gidecek. baş hekim de tam üstünü giyinmiş hastaneden çıkacak. (adamı sivil kıyafetle tanıyamadım) bir yere gidiyorum haldır haldır. çarpıştık, ilerlemeye çalışırken ayağına bastım, kendimi öne atıyım derken adama omuz attım, bir de bütün bunlar olduktan sonra "e önünüze baksanıza" diye azarladım. şimdi düşününce adamı resmen yanlışlıkla dövmüşüm. allahtan araya tatil girdi de unuttu.
Fakülte girişinde bulunan turnikeye öğrenci kimliği yerine kredi kartını okutmaya çalışmak. Hadi bunu geçtim güvenliğe abi yine mi bozuldu bu diye sitemde bulunmak.
küçüktüm, annemin uyarmasına rağmen tuvalete gitmemiştim, nasıl olsa altıma kaçıracagım düşüncesiyle ha şimdi ha gece işeyeceğimi bilerek kasıtlı bir şekilde işemiştim. hatırladığım kadarıyla anacığım yinede dövmemişti. seviyorum onu ya.*
Küs olan iki sevgilinin arasını yapmaya çalışırken, yanlış ve çok sakıncalı mesajı hatun kişisine göndermem.
Ben aslında erkek tarafıydım ama bizimki de çok çapkındı yaa kıza iyi oldu kurtardi kendini de beni kimse kurtaramadı yaptığım mallığın sonucunda. *
Genç idim. Sene 2010. Yurt odasında tek kaldığım bir gün. Üç birayı aç karnına çakmışım. Kafa hafiften dalgalanıyor, adrenalin olsun diye korku filmi açmışım ama uyku bastırdı amk. Yatağa yumulmadan şu homurtulu buzdolabının fişini de çekeyim, bebeler gibi yatayım dedim. Çektim fişi yatağa atladım. Oh ossura ossura yatacam lan kimse yok bu gece derken buzdolabı hunharca homurdamaya başladı. içe doğru sıçmak neymiş anladım o an. Lan ben fişi çektim noluyoz şokundan sonra kalkıp bi bakayım dolap gelip zikecek beni tribine girdim. Yanlış fişi çekmişim. Bizim kettle da varmış ne zamandan beri kettle var bu odada diye söverekten uyudum. O son birayı içmeyecektim.
bir gun cok ufagim ve evde yalnizim, babam anahtarini kaybetmis ve tek anahtarda bende. evde sikintidan patlarken mahalleden arkadaslarim disari cagirdi, ben de babam geldiginde kapida kalmasin diye anahtari su saatinin icine koydum, babama da bir not yazip dis kapiya ilistirdim: "baba anahtarlar su saatinin icinde." tabikii babam bu malligi yaptigim icin beni dovmedi ama hirsiz girmis olsaydi suan aranizda olmazdim arkadaslar. ve evet hala cok utaniyorum.
akagamina ile şahsım arasında geçen mallık silsilesidir.
efendim eşek kadar adam olmuşuz hala cebimizde nakit para taşımıyoruz. neyse şişliye geçmek için minibüs beklenir ve binilir buraya kadar her şey normal.
minibüste ortalama 5 yada 10 kişi bulunmaktaydı neyse oturup akagamina yı bekliyorum çıkarıp bozuk para versin diye oda beni bekliyormuş andaval dönüp demez mi? olum para versene diye lan bende yok ondan yok işin kötüsü paramız olduğu halde rezil oluyoruz neyse efendim şahsımda öyle bir göt korkusu oluştu ki minibüs şoförü bu adam oruçlu kesecek bizi falan derken şişli son durağa gelinir herkes inerken şoförün yanına usulca yaklaşıp geçen diyaloğumuz.
- abicim bizde para yokmuş biz bindik ama
+ ( atam tip tip bakar ) eeee ?
- yani şey biz atm den para çeksen sana getirsek nasıl olur?
+ (yine o bakışlar) çabuk ama.
- ( bende dayak yeme korkusu ) kimliğimi bırakayım mı?
+ ( o tip bakışlar daha çok kötü oldu) gerek yok çabuk.
ulan mallığa bak 3 lira için kimlik bırakılır mı? neyse atm den para çekilip pencereden al lan paran kadar konuş diyip güzel bir kaçış yaptık.
ana derslere gereken ilgiyi göstermeyen ben kıytırık bir türkçe finalinde sırf konu güzel diye 5 sayfalık yazı yazdım sonuç millet çıktı başka sınıf girecek ben hala yazıyordum.. Yatırımımı çok yanlış yerlere yapıyorum.
Okuldayım,acayıp tuvaletım var fenayım bıldıgın gıbı degıl sıcacam yanı,cıktım dersten tuvalete gıttım su vurdum yuze tamam gecer dedım ama daha 4 saat var cıkısa nasıl tutuyım neyse hayatımda hıc sıcmadım sıcmıcam okula dıyıp sınıfa dogru ılerlerken bırden gene bastırıp hısımla kostugum tuvalete sıcısımdır,mallık bu degıl eee sıctın da gotu neyle sılecen (bunu harbı hıc dusunmemıstım),etrafa bakıyorum bırde ne goreyım hızmetlının yerlerı sıldıgı supurge aldım onu (sansada benım tuvaletteydı) gotumu hızlı hızlı sılıp sınıfa gıttıgım an lan kokuyomu dıye de kontrol etmıstım de hıc kokmamıstı hala da sasırırım.
Arkadaşla oturuyoruz beraber bir dükkanda. Dönercinin numarasını versene döner söyleyelim dedi. Sabahında körüydü. Artık nasıl bir ansa bizim evin numarasını vermişim. Tabi annem açmış telefonu haliyle yok demiş burası dönerci değil. Arkadaşta döndü dedi olm bi kadın açtı yanlış numara vermişsin dedi. Neyse hiç bozuntuya vermedim bende doğru numarayı verdim sonra.
Lisede, babasinin samsun'a tayini sebebiyle bizim okula gelen bir kiza asik olmam. Bir gun, derse yetismek icin hizlica merdivenlerden inerken bu kizin ve yakin arkadasinin aniden onume cikmasi. Hizimi alamayip kiz arkadasiyla carpismam. Ayni anda asik oldugum kiza kafa atmam. Ustune de kiz arkadasinin elindeki kahvenin ustlerine dokulmesi. En kotusu de bu kadar seye ragmen onu gorunce aptal aptal siritmam. Sonradan soylemedi, ama kesin icinden gerizekali bu cocuk diye gecirmislerdir.
Ramazanin baslarinda, bir hatunun "gel taksim'e gidelim." diye mesaj atmasi ve hatunu birkac haftadir surekli kovaliyor olmam. Yalniz kiz mesaj attiginda, ailenin en tassakli uyelerinin bulundugu bir iftar sofrasindayim ve mazeretli bile cikma luksum yok. Gecenin ilerleyen saatlerinde, hatundan, bir baskasinin kollarinda, dans ediyoruz temali baya samimi snap gelmesi. Ve benim hala mal mal telefona bakip umarim en fazla olaylari budur demem.