unutulmaz aşk şiirleri

    2.
  1. Hoşgeldin kadınım benim hoş geldin
    yorulmuşsundur;
    nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını
    ne gül suyum ne gümüş leğenim var,
    susamışsındır;
    buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
    acıkmışsındır;
    beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
    memleket gibi yoksuldur odam.

    Hoşgeldin kadınım benim hoşgeldin
    ayağını basdın odama
    kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
    güldün,
    güller açıldı penceremin demirlerinde
    ağladın,
    avuçlarıma döküldü inciler
    gönlüm gibi zengin
    hürriyet gibi aydınlık oldu odam...

    Hoşgeldin kadınım benim hoşgeldin *.
    6 ...
  2. 10.
  3. bekle dedi, gitti.
    ben beklemedim,
    o da gelmedi.
    ölüm gibi bir şey oldu,
    kimse ölmedi.

    özdemir asaf
    6 ...
  4. 9.
  5. karşımdasın işte...
    bana bakmasan da oradasın, görüyorum seni.
    ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim.
    kalbime gömdüm sözlerimi, ceset torbası oldu yüreğim.
    tıkandığım o an,
    elimi nereye koyacağımı şaşırdığım o an işte,
    aklımdan o kadar çok şey geçti ki takip edemedim.
    ellerim boşlukta, ben darda kaldım.
    ellerim buz gibi, ben harda kaldım.
    bir senfoni vardı kulağımda çalınan,
    bitti artık hepsi...

    köşeme çekildim, hani hep kaldığım köşeme.
    bakış açım belli oldu yine.
    geride kalan, ardından bakar gidenlerin.
    bir meltem olacak rüzgarım dahi kalmadı benim.
    dağlara çarptım her esişimde.
    yollara küfrettim her gidişinde.

    demiştim sana hatırlarsan:
    “önemli olan ‘zamana bırakmak’ değil,
    ‘zamanla bırakmamak’tir..”
    şimdi bana, geçen o zamanın
    unutulmaz sancısı kalır

    gittiğim eğer bensem, söyle bana kimden gittim?
    sende yoktum zaten ben, ben yine bende bittim...

    nazım hikmet ran
    5 ...
  6. 7.
  7. SEN VURDUN DA BEN ÖLMEDiM Mi

    Yokluğunda ne ateşleri hasretimle yaktım da
    Bir seni yakamadım, beni yaktığın gibi
    Çölde su, mahpusta gün, oruçta ekmek gibi bekledim seni
    Sense araya korkular koydun.
    Yasaklar koydun...
    Şimdi nerdesin diye sakın sorma
    Sen çağırdın da ben gelmedim mi?

    Sen varken darılmazdım çiçeksiz baharlara,
    Yağmurlu havalara...Bu kasvetli akşamlara
    Sen varken
    Bakıp içlenmezdim tren istasyonlarına
    Otobüs duraklarına...
    Sen varken ayrılanlara ağlamazdım...
    Yıkılmazdım biten sevdaların ardından
    Gidenlere küsmezdim
    Kalanlara acımazdım...
    Sen varken böyle üşümezdim-titremezdim
    Masumdum, çocuklar gibi
    Böyle delirmezdim-küfretmezdim...
    Hele ölmeyi hiç düşünmezdim.
    Şimdi soruyorum sana
    Adı sevdaysa bu cehennemin
    Sen yaktın da ben yanmadım mı?

    Biliyorsun
    Bütün acılarına 'yeşil ışık' yaktım olmadı
    Bütün korkularına'arka çıktım'olmadı
    Dağlara merdiven dayadım olmadı
    Haziranda kar oldum yağdım avuçlarına olmadı
    Sevdim olmadı -yandım olmadı-taptım olmadı
    Artık benden pes
    Bu aşkın biletini istediğin gibi kes
    Nasılsa gidiyorsun
    Biliyorum git...
    Ama ardında
    Ağlayan bir çift göz
    Paramparça bir yürek
    Ve yıkılmış bir dağ görmek istemiyorsan
    Çek silahını-daya sırtıma
    Titrersem namerdim...
    Sen vurdun da ben ölmedim mi?

    AHMET SELÇUK iLKAN
    5 ...
  8. 5.
  9. ne olur kim olduğunu bilsem pia'nın
    ellerini bir tutsam ölsem
    böyle uzak seslenmese
    ben bir şehre geldiğim vakit
    o başka bir şehre gitmese
    otelleri bomboş bulmasam
    içlenip buzlu bir kadeh gibi
    buğulanıp buğulanıp durmasam
    ne olur sabaha karşı rıhtımda
    çocuklar pia'yı görseler

    bana haber salsalar bilsem
    içimi büsbütün yıldızlar basar
    bir hançer gibi çıkıp giderdim

    ben bir şehre geldiğim vakit
    o başka bir şehre gitmese
    singapur yolunda demeseler
    bana bunu yapmasalar yorgunum
    üstelik parasızım pasaportsuzum
    ne olur sabaha karşı rıhtımda
    seslendiğini duysam pia'nın
    sırtında yoksul bir yağmurluk
    çocuk gözleri büyük büyük
    üşümüş ürpermiş soluk

    ellerini tutabilsem pia'nın
    ölsem eksiksiz ölürdüm.

    attila ilhan
    4 ...
  10. 4.
  11. güzeller güzeli mery
    gitme geri
    gel beri beri
    mery neden gidiyorsun geri
    azıcık gelsene beri
    sen gittiğin günden beri
    ne ölüyüm ne de diri.
    3 ...
  12. 8.
  13. Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
    Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
    Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
    Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
    Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
    Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
    Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
    Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
    Sanki hiç olmamıştı

    Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
    Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı istanbullar
    Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
    Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
    Ki Karakoy köprüsüne yağmur yağarken
    Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
    Çünkü iki kişiydik

    Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
    Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
    Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
    iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
    Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
    Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
    Sonrası iyilik güzellik.

    (bkz: cemal süreya)
    2 ...
  14. 13.
  15. büyük istifham üzerine

    1. şimdi sen olsan...
    ilk sonbahar yağmuruyla oturduk hayli dertleştik
    ben camın önündeydim o arkasındaydı
    sen izmir taraflarında uzakça bir yerdeydin
    dünden bugüne çektiklerin eksilmedi dedi yağmur bana
    eksilmeyecek dedi bugünden yarına
    bir hiçliğin koynunda istifham gibi büyüyeceksin
    sual sorduğun herşey senden sual soracak
    bitirdim sandığın vakit başladığını göreceksın
    yağmurun altında insanlar biçimsizdiler
    şimdi sen olsan ortalık şenlenecekti
    sanki birdenbire ışıklar yanacaktı
    oysa ben içimdeki kandili söndürecektim

    2. gözlerimi kapasam
    gözlerimi kapasam
    akşam
    bir karanlığın dibinden gözlerin ağzıma bakıyorlar
    ellerimi yüzümü yıldızlarla yıkayorum
    saçların boynuma sarılıyorlar
    gözlerimi kapasam
    sen boylu boyunca yanıbaşımdasın
    dişlerinin arasında bembeyaz bir nilüfer
    alevleri bile öpebilirmiş gibi
    güçlü ve gururlu ağzın
    beni öptüğün zaman erkek seni öptüğüm zaman kadın
    yanıbaşımdasın
    gözlerimi kapasam
    senin için bir mısra tasarlasam
    bir renk düşünsem
    başımı senin dizine koyduğumu uyuduğumu düşünsem
    çocuğunmuşum gibi saçlarımı okşadığını
    kocanmışım gibi yakama çiçek taktığını
    bir yağmur şehrin bütün seslerini öldürse
    sen ve ben günün yirmi dört saatını öldürsek
    boğazlasak
    ellerin göğsüme girse avuçlayıp kalbimi koparsa
    sımsıcak ben senin kanına girsem
    kalbine kurulup otursam
    gözlerimi kapasam
    rüzgârın kapıları derhal açılacak
    dağbaşlarının temkinli sessizliğiyle sonsuzluğu dinleyeceğiz
    kendimizi inkâr edeceğiz
    hele inkârımızı büsbütün inkâr edeceğiz
    bütün münkirler günde beş vakit bizi inkâr edecekler
    bir kibrit aydınlığında çatılmış kaşlarını göreceğim
    jiletle çizilmiş gibi keskin
    ince
    içimde kanlı bir ihtilâl kopacak
    dudakların bir akşam üstü dudaklarıma değince
    kadehim kırılacak
    münkirlere müminlere küfredeceğim

    3. iki elin kızıl kanda
    sökülüp
    salkım salkım leylekler gelirse ilkbahar olur
    kül mavinin yanına kirli sarı gelirse
    sonbahar
    sen benim yanıma gelirsen
    kıyamet olur
    bir damla gözyaşı okyanus boşluklarını doldurur
    senin gözyaşların beş kıtayı eritirler
    hünerli ellerin yeni bir dünya yaratırlar
    gözlerimden milyonlarca yıldız çoğaltırsın
    milyonlarca defa bakabilmem için
    geceleri sana bir saniyede
    parmaklarımdan istifhamlar çoğaltırsın
    her ağacın dalına bir istifham asarsın
    ölüme mahkûm eder beni asarsın
    ben tutar seni asarım
    karanlıkta kalmış çocuklara döneriz
    artık ben diye bir şey kalmamıştır
    sen diye bir şey yoktur
    hiç gelmemişe döneriz
    korkarız
    gözlerine baktığım zaman
    sonsuzluğu görebilmeliyim
    parmaklarım dudaklarında dolaşırken
    sonsuzluğa dokunmalı
    konuştuğun zaman
    sonsuzluğun sesini dinlemeliyim
    bir istifham gibi eğilip
    seni bir istifham gibi öpmeliyim
    elimden ne gelirse yapmalıyım
    bir tevrat bir incil bırakmalıyım
    beni bir dağ başına koymalılar
    başıma bir dağ koymalılar
    anama avradıma sövmeliler
    sen duymalısın
    iki elin kızıl kanda olsa
    gelmelisin

    4. sen olmadığın vakit
    sen olmadığın vakit büyük yalnızlığım var
    dalgaların kendilerini taştan taşa vurmaları
    sonbahar yıldızlarının sessiz sedasız çırpınmaları
    ve büyük yalnızlığım var
    biliyorsun hani o
    rüzgârın gözüne karanlık bir yelken gibi açtığım
    içimsıra vahşi bir kadın gibi taşıdığım yalnızlığım
    sen olmadığın vakit o denizde
    şarabım tuzlu bir lezzet kazanıyor
    avuçlarımda bir ateş yanıyor
    bir çift insan gözü
    hırsızı iti uğursuzu
    köpek gözü toz ve toprak
    bir kadeh quantro bir kadeh rom bir kadeh yağmur
    avuçlarımda ve çırılçıplak
    sen olmadığın vakit ben de olmuyorum
    o denizde gördüğüm sen
    benim için bir şarkı söyleyecektin
    hazırdın gitarını bir çocuk gibi dizlerine yatırdın
    kanada'lı üç tayfa tezgâhın içine girdiler
    karanlık kıllı kollarıyla şarkının içine girdiler
    kavga çıktı birbirinin çenesini kırdılar
    o denizde gördüğüm sen
    benim için bir şarkı söyleyecektin
    ağlayacaktın
    görecektim
    sıradan bir şarkı söyleyecektin
    kanada'lı tayfalar kahrolup öleceklerdi
    ben de ölecektim

    5. değil mi ki...
    şehrin üstünde tozlu bir ay silkinmektedir
    mevsim yaz olmuş sonbahar olmuş ne umurum
    değil mi ki o büyük istifham üzerindeyiz
    birbirimizi seviyoruz ve sevgimizden şüphe ediyoruz
    atilla ilhan.
    2 ...
  16. 3.
  17. Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
    iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
    (bkz: cemal süreyya)
    2 ...
  18. 1.
  19. günel altıntaş kitabı. kitap açıklaması şöyle;

    Sevilen şairlerimizin sevilen şiirlerini seçmeye çalıştım bu antolojiyi hazırlarken. Herkesin bildiği, kolay okunup anlaşılan şiirleri... Pek öyle yazmasalar da, genç şairlerin şiirlerini de ıskalamadım.

    Divan ve halk şiirlerinden de güzel bulduğum, seveceğinizi umduğum bir kaç şiir alarak, antolojime ebru bir renk verdiğimi sanıyorum.

    Aşk şiiri aşık sözüdür. Hepimizin sözü... Okuyalım, bakalım, ne söylemişiz?

    sevgiliye

    güzel anılar biriktirdim senden
    terketmedi sevdan beni
    sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin
    ve aşk bize göredir

    denize bakan evler gibiydim seninle
    sana çirkin dediler düşmanı oldum güzelin
    bende bulduğun benim de aradığımdı
    sütler kaymak tutar tutmaz ordayım.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük